Geçmişle tek bağlantısı "adı" olan, "acı" olandır aynı zamanda. Geçmişin hüznünü, kimseler anlamaz lakin. Herkes kendine çevirmiştir yüzünü. Cihangir, kedilerindir!
Özen Yula / Gizli Aşk
"….Adını efsanevi Hurrem Sultan'la Kanuni Sultan Süleyman'ın son oğulları Cihangir'den alan bu semt, çoğu insan için hem mahalle yaşamını sürdürebileceği, ama buna rağmen kimsenin bir diğerinin yaşamına karışmadığı bir bölgeydi, hem de gece yaşamını doya doya yaşayabileceği eğlence mekanlarıyla dolu bir yerdi. Adını aldığı Cihangir'e benzer bir kaderi olmuştu bu semtin. Hep sakat, yarım bırakılmış, mahzun ve eksik bir tarafı vardı. Şehzade Cihangir nasıl ki başka bir kadından doğma ağabeysinin, babası tarafından katledilmesi üzerine iflah olmaz bir acı yaşadıysa, bu semt de yüzlerce yıldır kendi içinde dökülen kanların, üstünde yaşanan şiddetin, hatta vahşetin acısına tanıklık etmiş, onu sindirmişti. Günümüzde bir gece vakti takside arkadaşı olan bir şoförle otururken yüzüne kezzap atılan bir kadının çığlığını taşıyordu sokaklarında. Ya da tophane mafyasının hak iddia ettiklerini iyice belirgin kılmak için attırdıkları molotof kokteylinin kırdığı camların sesi çınlıyordu Akarsu Caddesi'nde…
…Oysa yüzlerce yıl önce denize inen asma fidanlarıyla dolu boş, verimli topraklarmış burası. Adı ‘Pera Bağları' diye geçermiş o zamanın konuşmalarında. Şimdiki zamanlarda ise genelde entelektüellerin, sanatçıların yaşamayı tercih ettikleri bir mahalleye dönüşmüştü. Sokaklarında kedilerin özgürce dolaştıkları, kedi sever ama insan sevmez bazı deli kadınların küfrede küfrede kedileri besledikleri bir semtti. Bir anlamda kurtarılmış bölgeydi. Hem sevecen insanlarıyla mahalle baskısından uzak bir mahalle havasını taşıyordu, hem de insanların her türlü yaşam biçimini özgürce sürdürebildikleri, kimsenin kimseye karışmadığı büyük şehir ortamını içinde barındırıyordu…"