Satırlara Yansıyan Beyoğlu
mimarizm.com / 28 Temmuz 2009
Kadim kent İstanbul’un dikey bir şehir olduğunu söyler Mario Levi; katmanlar üzerine kurulan ve her katmanın bir duygu bıraktığı… Bu duygu yumağı içinde kaybolur kent. “Gerçekte nasıldır, ne içerir ya da ne saklar”, bilinmez.
Kadim kent İstanbul'un dikey bir şehir olduğunu söyler Mario Levi; katmanlar üzerine kurulan ve her katmanın bir duygu bıraktığı… Bu duygu yumağı içinde kaybolur kent. Italo Calvino'nun Görünmez Kentler'de dediği gibi "gerçekte nasıldır, ne içerir ya da ne saklar", bilinmez. Tek bilinen İstanbul imgesinin, kentin katmanları arasından süzülerek herkesin kalemine başka bir biçimde yansıdığıdır.
Bu anlamda Calvino'nun, "Bir uçtan diğerine kent, imge dağarcığını bir perspektif içinde çoğaltarak sürüyormuş gibi görünür: oysa derinlik yoktur, orasına burasına birkaç figür karalanmış bir kağıt parçası gibi birbirinden ayrılamayan ama birbirine de bakamayan bir ön, bir arka yüzden oluşur yalnızca" sözlerine karşı durur İstanbul, pek çok yüzüyle. Karşı durur yazarlar sözcükleriyle… İstanbul'un aykırı yüzlerinden biri olan Beyoğlu'nu yazar, yazarlar örneğin. Satırlara yansıyan kimi için çocukluğun puslu sokakları, kimi için bitmemiş bir şarkı, kimi için geçmişin ruhu, kimi için dudakta kalan bir öpüştür, bir gülüş belki…
Bin nefes... Kalabalık...
Geçmişe doğru açılan kapı
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın