Oldukça çok sayıda proje üretiyorsunuz. Bu kadar fazla ödül aldığınıza göre de bunların altından kalkabilecek tasarımcılara ihtiyaç var. Ekibinizdeki kişileri nasıl belirliyorsunuz?
İnsanlar buraya genellikle gönüllü geliyor. Ekibe uyum sağlandığı noktada zaten arada bir konsensus oluşuyor ve o arkadaş ekipte kalıyor. Onu maaşa bağlıyoruz, sigortası ödeniyor. Genellikle de stajyer seçiyoruz, çünkü çok başvuru oluyor. Meksika'dan Kolombiya'ya kadar dünyanın her yerinden stajyer başvurusu alıyoruz.
Tabii üniversite kampusunda olmanın da avantajı oluyordur.
Şehirdeyken de geliyorlardı. Yerimiz daha büyük olsa 80–100 stajyer olur burada.
Ofisinizde nasıl bir işleyiş şeması var?
Bizde tamamen hücre sistemi izlenir. Ürün ve mimari proje birim sorumluları ile bunlara bağlı olarak çalışan arkadaşlar var.
Çalışanlarınız ağırlıklı olarak endüstriyel ürün tasarımı alanından herhalde.
Endüstriyel tasarım ve mimarlık olmak üzere iki farklı çalışma grubumuz var. Mimari grubu Gülsüm Baran yürütüyor. Ben her iki grupta da görev alıyorum. İran Caddesi'ndeki mimari kanatta nitelikli projeler yapıyoruz; "çekmece" tabir ettiğimiz projelere girmiyoruz. Yaptığımız yapının bir özelliği olmalı. Sistemi biraz zorladığımız için de farklı projeler üretiyoruz. Mesela Zaha Hadid'in Rusya Federasyonu'ndaki bir projesini biz uygulamaya geçirdik. Şu anda da Türkmenistan ve Kazakistan'da bazı projeler yapıyoruz. Çünkü mimari çizgimizi de burada pek anlamıyorlar.
Mimari kanatla ürün kanadı arasında farklılaşan bir işleyiş var mı?
Mimari grup projeleri seçerek yapıyor ama ürün grubu kendi fikirlerini ürünleştirdiği için daha özgür bir yapıya sahip. Ürünü ortaya koyup müşteri arayabilirsiniz ama mimarın öyle bir lüksü yok.