Yüksek lisansınızı Bina Bilgisi'nde, doktoranızı ise Şehircilik'te tamamladınız. Yani tam anlamıyla dispinlinler arası bir uzmanlığa sahipsiniz…
Evet, hatta boş vakitlerimde restorasyon projeleri de yaptım. İki tane TAÇ Vakfı ödülünün yanı sıra, restorasyon yarışmalarında da pek çok derecem var. Kişisel olarak kazandığım yarışmalar herhalde 70'i, 80'i bulur. Herkes Mimarlık Bölümü'nü bitiriyor, ben, "Mimarlık Fakültesi'ni bitirdim" diyorum. (gülüyor).
Mikro ölçekten makro ölçeğe gitmeyi neden tercih ettiniz?
Detaydan çok keyif alıyorum, bunun makrosu, mikrosu fark etmiyor benim için. Tabii kent ölçeğinde öyle büyük bir iddiam yok. Benim kentsel ölçeğim, kentin açık mekânlarıyla sınırlıdır. Toplu taşımın ihtiyaç duyduğu üretim nesneleri, kent mobilyaları gibi… Zaten doktora konum da kentsel çevre tasarımıdır.
Üç disiplinin arakesitinde, kendi tanımladığım bir bölgede ihtisas yaptım. Mimarlıkta da gergili strüktürleri çalıştım. Dikkat ederseniz bunlar hep detaydan beslenen ürünler. Dolayısıyla haddimi ve beni heyecanlandıran "boyutları" da biliyorum. Mimarlığı üründen yola çıkarak çözdüğümüz için, bizdeki mimari çözümlemeler daha farklı oluyor. Kendi ana disiplinime sadık kalıyorum. Temel derdim de ilgim de detay.