"Mimarlar kendi değerlerini kendileri düşürüyor"

15 Kasım 2013

Mimarlık ofislerinde genellikle mesai sorunu yaşanır. Ofisten çıkamayan, sürekli sabahlayan mimar görüntüsü karikatürlere de sıkça konu olur. Siz, mimarlığı ‘yaşam biçimi' olarak benimsemenin sorunlu bir durum olduğunu savunuyorsunuz. PAB'da çalışma saatleri çok fazla sarkmıyor anladığım kadarıyla... 

AE: Halen aynı düşünceyi savunuyoruz. Bu gerçekten çok tehlikeli bir şey...

BY: Çalışma saatlerini sarkıtmamaya çalışıyoruz. Bir işi çok uzun sürede, zamana yayarak bitirmek aslında bir başarı değil. Bir ekibin günde 20 saatlere varan çalışma süreleri çok da verimli olmuyor. Bu övünülecek bir şey değil. Ancak işin plansız yapılmasının bir sonucu olabilir. Mimarlık ofislerinde zamanlama, doğru iş bölümü -işi doğru şekilde doğru kişilere aktarmak- ve birlikte üretmek çok önemli. Biz de bunun için ekstra çaba göstermeye çalışıyoruz.

AE:
İyi planlama için zaman ayırdığınız takdirde uzun vadede size olumlu geri dönüşü oluyor. Planlamanızı ne kadar iyi yaparsanız, o kadar iyi...

PG: Aslında biz bu işi epey ciddiye alıyoruz. Başka sektörlerden insanlara da danışıyoruz. Çünkü ofis yönetimi, proje yönetimi çok başka konular. Okulda mimarlık ve tasarım eğitimi alırken bunların çok uzağındasınız. Tabi eğer özel bir ilginiz yoksa... Biz de bunu deneye yanıla öğrendik. Kendimiz nelerden rahatsız oluyoruz, neler bizi memnun ediyor diye sorarak kendi doğrularımızı bulmaya çalıştık. Çünkü profesyonelleşmek her çalışma ortamı için çok kritik. Yani mimarlık ofislerinin "amatör ruhla profesyonel işler yapıyoruz" demesi, Burçin'in belirttiği gibi çok da büyük bir başarı değil aslında. Amatör ruhu çalışma heyecanında göstermek lazım, saatlerin sarkması o ruhun yansıması olmamalı. Bunu da ancak yeni nesil değiştirebilir çünkü bizden önce kalıtsal, oturmuş bir düzen var. Aşağı yukarı bütün ofislerde benzer sorunlar devam ediyor. Bizim jenerasyonun bunu değiştirmesi gerektiğini düşünüyoruz.



AE: İşverenlerin de bunu kavraması gerekiyor. Tabi burada ciddi bir ikna süreci söz konusu. Yapamayacağımız bir işi yaparız deyip istedikleri tarihte teslim etmektense, doğru olan tarihi kendimiz belirleyip, bunu nedenleriyle onlara açıklamaya çalışıyoruz. İlk başta bazı sıkıntılar, gerginlikler yaşanabiliyor ama sonrasında işveren de bunun iyi işlediğini, en azından işinin yapılacağını anlıyor ve karşılıklı bir güven oluşuyor. Bu çok daha sağlıklı çünkü diğer ofislerde uzun saatler çalışmanın nedeni, bireyin ne kadar üretebileceğinin farkında olmadan verilen sözler. "Biz hallederiz, biz yaparız" çok yanlış bir yaklaşım...

BY: Bu çok önemli bir konu çünkü mimarlar kendi değerlerini kendileri düşürüyorlar. O yüzden de piyasanın mimardan beklentisini çok düşürmüş durumdalar. Çok kısa sürelerde çok çabuk toparlanmış işlerle karşılaşıyoruz.

Peki bu, rekabetten kaynaklanan bir durum mu?

BY:
Bence rekabetten dolayı ama egonun da büyük bir ilgisi var. Mesleğimizin değerini boş yere düşürüyoruz.

AE: İnsan gücünün hoyratça kullanılması diğer disiplinlerde bu kadar kuvvetli değil. Belki bir de reklamcılık sektörünü sayabiliriz. Ama onlar da belli noktalarda çok daha profesyoneller.

Mimarlarda gerçekten bir kahramanlık egosu var....

PG:
Evet, "her şekilde yaparız" durumu ya da "bu işi mutlaka ben yapayım, aman iş kaçırmayayım" düşüncesi… Eğer o sürede ve o şartlarda yapılamıyorsa, yapılamıyordur. İşverene de bunu anlatmak lazım ki size yeterli süreyi, bütçeyi versin ve gerekli saygıyı göstersin.

BY: Ne yazık ki piyasada biri o şartları kabul ettiği zaman sizden de aynı özveri bekleniyor. Herkesin çok kısa zamanda, çok düşük bütçeyle, orta kalitede projeler yapması isteniyor. Bence mimarlar kendi kuyularını kendileri kazıyorlar.

PG: Konsept proje hazırlarken bile "iki günde çıkaramıyor musunuz" gibi bir tavırla karşılaşıyoruz. Hiç bilmediğiniz bir müşteri, hiç bilmediğiniz bir arazi, bambaşka veriler… Gerçekten şaka gibi!



AE: Bazen de asıl sorun işverenin ne istediğini bilmemesinden, süreç içinde sürekli fikir değiştirmesinden, kararsızlıklarından kaynaklanıyor. Bu noktada mimarın onu yönlendirmesi, gerekli brief'i sunabilmesi lazım. Ama genelde biz onların brief'ini anlamaya ve oluşturmaya çalışıyoruz.


Potansiyel Araştırma Birimi'nin Yedi Yılı...
PAB'ın Araştırmacı Tasarımcıları
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :