ODTÜ Mimarlık Bölümü'nden Şubat 2014'te mezun oldum. İki yıl önce büro stajımın bir kısmını MuuM'da yapmıştım. MuuM'un Ankara'da gerçekleştirdiği Türkiye Noterler Birliği Binası, benim çok sevdiğim bir yapı. Ofisin adını ilk oradan duymuştum. Sonrasında staj için şansımı denemek istedim. Onlar da kabul ettiler. Belki o zaman daha çocuksu bir yaklaşımım vardı ama çalışanların tutumu, yardımseverliği, Umut Bey ve Murat Bey'in yaklaşımları benim açımdan oldukça pozitifti.
Aslında Ankara'da çalışıyordum ama İTÜ'de yüksek lisans yapmak için yeniden İstanbul'a geldim. Açıkçası aklımdaki ilk adres MuuM'du çünkü burayla ilgili bir izlenimim vardı. Staj yaparken bir yarışma projesinde çalışmıştım. O da çok ilgimi çekmişti. Buradaki çalışma ortamında herkesin belli bir işi, çalıştığı belli bir alan ya da proje yok. Rotasyon denilen şey burada mevcut. İşin güzelliği de orada. Kişinin yatkın olduğu alan neyse onun üzerine çalışsın diye bir anlayış yok. Mümkün mertebe herkes burada yapılan bütün işlerden haberdar ve onları bir şekilde takip edebiliyor. Böyle bir ortam da var.
Okul ve çalışma hayatını birlikte yürütme konusunda sorun yaşamıyorum. İşverenlerimiz o konuda anlayışlılar. Şu ana kadar daha çok Umut Bey ile çalışma imkanım oldu. Kolektif çalışmayı seven bir yapısı var. MuuM'da başlangıçta, ipucu olmaksızın kendi yolunuzu bulmaya, araştırarak yol kat etmeye meyilli bir çabalandırma, bir cesaretlendirme var. Ama aynı zamanda bir destek de söz konusu oluyor. Birlikte çizimler, eskizler, kritikler yapılıyor. Koşulcu ya da direktif bir yaklaşım yok. Bu hem patron hem de mimar için önemli bir ilişki.
MuuM projeleriyle ilgili kişisel görüşüm ise şu; tasarlamanın bir adım ötesinde, yapı var edildiğinde mümkün olduğunca yaşanılabilir ve estetik açıdan da iyi binalar yapma gibi bir çaba söz konusu.