Haziran ayında Kavacık'a yolu düşen Mimarizm, soluğu Uysalkan Mimarlık'ın ikinci bir üniversite havasında işleyen dingin ve neşeli ofisinde aldı. Yaz döneminde stajyerlerin de eklenmesiyle tam bir akademi haline gelen Uysalkan Mimarlık'ı kurucusu Rahmi Uysalkan'dan dinledik.
Avusturya, Rusya, Ukrayna, Türkmenistan, Venezüella, Ekvator Ginesi derken dünyanın dört bir yanından topladığı taşlarla kendi pratiğinin temellerini inşa eden Rahmi Uysalkan, Türkiye mimarlık pratiğine 2006 yılında dahil olan ofisinin geçirdiği süreçleri tüm içtenliğiyle bizlerle paylaştı.
Meslek tercihi sırasında son anda mimarlıkta karar kılan fakat ODTÜ'nün kapısından içeri girdiği günden itibaren mesleğine giderek daha da aşık olan Uysalkan, değerli hocası Eşber Yolal'ın aşıladığı bu sevgiyi, misafir öğretim üyesi olduğu Trakya Üniversitesi'ndeki müstakbel meslektaşlarının yanı sıra Uysalkan Mimarlık'a yolu düşen stajyerlerine de aktarıyor. Öyle ki, görüşlerine başvurduğumuz ofis ahalisi kendisinden sıkça " Rahmi Hoca" olarak bahsediyor.
Söyleşimiz sırasında en çok da şu ifadesi dikkatimizi çekiyor Uysalkan'ın; "Mimarlığı hayatımın hedefi yapmayacağım" diyor ve ekliyor "Mimarlık benim mesleğim, çok sevdiğim bir alan, hobim. Mesleğimi gerçekten severek yapıyorum ama bu benim gecemi gündüzümü, hayatımın bütün gündemini belirleyen bir iş olmaktan çıkacak."
ODTÜ'den aldığı kuramsal altyapıyı, Viyana'dan aldığı görgü, disiplin ve iş ahlakı ile bütünleştiren Rahmi Uysalkan, mesleğini layıkıyla yerine getirmenin huzurunu, daha çoğunu ama daha azını yapmaya tercih ettiğini ilan ediyor belki de bu sözleriyle...
Devamı ve daha fazlası Temmuz Çat Kapı'sında...