"Hakikaten yenilikçi tasarımlar yapacaksaksanız, dünyanın geri kalanını bilmelisiniz"

07 Ekim 2011

Az önce yarışmalardan elde ettiğiniz ödüllerin semeresini topladığınızı belirttiniz. Uygulamasına devam ettiğiniz projelerde, yarışmalar dışında başka bir iş elde etme yönteminiz oldu mu?

GE: Semeresini toplamak ifadesi işimizin daha kolaylaştığı, daha az çalıştığımız anlamına geliyorsa, aslında pek de öyle değil. Yine geç saatlere kadar çalışıyoruz. Mesela Sığacık'taki projemiz davetli yarışma niteliğindeydi. Yanılmıyorsam 6-7 tane firma katıldı ve bizim projemiz birinci geldi. Yatırımcı, uygulama aşamasında da bizimle çalışmayı seçti ve proje hayata geçirildi. Öte yandan, İzmit'te açılan resmi yarışmada birinci gelen projemizi yapmadılar mesela. Başka bir projeyi uygulamayı tercih ettiler. Üstelik o bölgede benzer konulu bir dolu proje yapıldı. En azından o projelerle ilgili olarak bizi çağırabilirlerdi. Eninde sonunda yüklenicilerden biri, İzmit'teki Seka Üst Geçidi için bize geldi. Oluşturduğunuz yarışma birikimi insanlara güven vermeye başlıyor ve bu birikim farklı noktalardan filizleniyor.

SE: Yarışmayı o bölgeyi tanımak için yapıyoruz. İlla oradan ödül alacağız diye bakmıyoruz. İnternet artık büyük bir pencere. Hangi yarışmaya girersek girelim önce Google'ı açıp yoğun bir araştırma yapıyoruz. O bölgeyi ve kültürü tanıyoruz. Avrupa'da girdiğimiz yarışmalarda bir şey fark ettik; projelerinde hep bir simge yapı (landmark) yapıyorlar. Biz ise, kültürümüz gereği hep daha mütevazı davranıyorduk. Bu cesaretle, İzlanda projemizde biz de simge bir yapı önerdik.

GE: Avrupalılar kendilerini daha cesurca ifade ediyor.


İzlanda yarışma projesi

Sizin çocukluğunuz da Avrupa'da, Bulgaristan'da geçti. Oradan gelen farklı bir mekân algınız vardır mutlaka…

GE: Tabi, olmaz mı? Sonuçta sistem bile farklıydı. Eski Sovyet rejiminden geldik. Aslında bütün bunlar bir mozaik gibi. Her şey bir taş koyuyor üzerinize. Mesela Datça Yat Limanı'nın uygulamasına geçildiğinde, işverenimiz projelerin takibini yapacak yerel bir mimarlık ofisi seçti. Yani Datça'da tıkanıp kalmak ile sadece Ankara'da ya da sadece İstanbul'da kalmanın bir farkı yok aslında. Madem artık dünyanın tamamı biliniyor, bunun bilincinde hareket etmeniz gerekiyor. New York ve Dubai şubelerimiz de bunun bir adımı. Mesleki büyüme ve öğrenme isteği, bunun bir dışavurumu aslında. Yoksa yerel vizyonlu tasarım üreten birisi olarak kalırsınız. Bu da dünyanın ilerleyişi ile paralel bir tutum değil. Hakikaten yenilikçi tasarımlar yapacaksaksanız, dünyanın geri kalanını da bilmeniz gerekiyor. Çünkü birbirimizi etkiliyoruz, daha doğru şeyler yapabiliriz. Oradaki kurulum çabalarımız da buna işaret ediyor. OMA da bu arka planla New York'taki ya da Pekin'deki şubesini açıyor. Umarım biz de bir gün onlar gibi sürekli işleyen bir ofis kurabiliriz. Öyle bir şey yakalamak istiyoruz ama tek başına olmuyor. Her şeyden önce organizasyonu düzgün kurmalıyız.


Mesleki Seçim ve Mimarlık Yaklaşımı
Yarışmalar ve Uygulamalar Üzerine
Mimari Ekip
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :