Şu anda toplamda kaç proje yürütüyorsunuz?
Bir arada yürüttüğümüz, farklı ekiplerle koordine ettiğimiz 6-7 projemiz var. Bunlar hep büyük ölçekli projeler olduğu için bankadan kredi alınamadığı zaman yatırım durabiliyor. Dolayısıyla proje o sırada sekteye uğruyor. Bu durum da diğer projelere vakit ayırmaya yarıyor. Tabii kötü tarafı yeniden faal hale geldiğinde projeye yeniden adapte olmak. Günümüzde çok fazla kriz yaşandığı için bu tür aksamalara sıkça rastlıyoruz. En son 2008 krizinin ardından projelerin çoğu durduruldu. Aradan üç sene geçti, şimdi bu projeler yeniden başladı ve bunları kaldığı yerden yakalamak gerekiyor.
Onun için de büyük ölçekli projeleri bir arada yürütmek çok sorun olmuyor. Daha küçük ölçekli projelerle uğraşsak, daha küçük bütçeli işverenlerimiz olsa, onlar projelerine çok önem gösterip her gün bizimle temas halinde olmak isteyebilir. Ama mevcut projelerimiz çok fazla katılımcının yer aldığı, profesyonel işler olduğu için insanlar işe daha global bir bakış açısı ile yaklaşabiliyor.
Bir kere sizinle çalıştıktan sonra o güveni duymaları daha da kolaylaşıyordur.
Aslında konu güvenden çok, dünyanın daha büyük ölçekli ve global projelere yönelmesi sebebiyle işin öncelik kazanmış olmasıyla ilgili. Mimar işin tek hakimi olmadığı için, sürekli gidip gelmenin bir anlamı yok çünkü arada birçok insan var: Yalıtımcılar, elektrik mühendisleri, trafik danışmanları, grafikerler, peyzaj mimarları, biyologlar… Hangi birisinin elinden tutacak? Onun için de konuyu daha global bir şekilde yönetmeye çalışıyorlar. Proje süreci artık daha çok yönetim olarak görülüyor. Eskiden böyle değildi. Bütçesi olan gelir, oturup ne istenildiği konuşulurdu. Bugün ise projeye başlanıyor, proje yönetim firması ile toplantılar yapılıyor, roller anlatılıyor, mail grupları kuruluyor, kimin kiminle organize olacağı ve işlerin nasıl yürüyeceği tasarlanıyor. Proje ölçeği büyüdükçe herkes daha bilinçli olmak durumunda kalıyor. Yani akşam "tüh süpürgeliği çizmedim" gibi bir durum yaşanmıyor, çünkü bir yönetim sistemi var. Her şey önceden düşünüldüğü için daha rahat olabiliyorsunuz.
Danışmanları kim belirliyor?
Biz belirliyoruz. Eninde sonunda mimarlar ekip lideri olmak durumunda çünkü bütün projeler bizim ofiste çakıştırılıyor. Artık proje firmalarında tasarımın yanında koordinasyon da çok önemli.
"Krizin de yönetimsel bir problematiği ve tasarımsal bir süreci var"
Pratiğinizin ismi de buna işaret ediyor; "Yazgan Tasarım Mimarlık İnşaat". Sadece "mimarlık" sıfatını kullansaydınız, konsept projelere odaklanan bir pratik algısı yaratılmış olurdu belki de…
Tabii, önemli olan uygulama sürecindeki koordinasyon ama konsept geliştirme de çok keyifli bir süreç. Uygulamanın ön planda olduğu projelerdeki yönetim tasarımı ile mimari tasarımın ön planda olduğu projelerdeki yönetim tasarımı birbirinden çok farklı. İkisi de son derece farklı ve zevkli işler. Ve zor da değil çünkü artık herkes bu süreçte iş bazlı çalışıyor. Örneğin 2. Dünya Savaşı'nda daha çok güncel ihtiyaçların giderilmesini temel alan bir hayat vardı; evsiz kalanların konut ihtiyacını gidermek. Yani mimarın bugünkünden çok çok daha zor görevleri vardı. Sıfırdan bir şeyi yapılandırmaya çalışıyorlardı. Ülke batmış ve sizin mimar olarak sosyal bir sorumluluğunuz var. Bugün ise organize bir durum söz konusu ve o durum içerisinde yer almanın tasarımını yapmanız gerekiyor. Bu süreçte de tasarım çok güzel ilerliyor. Temel ihtiyaçlarınızı karşıladığınız için işinize konsantre olabiliyorsunuz. Arada yine krizler oluyor ama onun da yönetimsel bir problematiği ve tasarımsal bir süreci var. Mimarlık artık çok fazla girdisi olan, düşünmenin çok ön planda olduğu bir iş haline geldi. Konuya ve duruma göre düşünmenin, onu hayatına yansıtmanın önemli olduğu bir sürece geçildi.