“Siz buraya parayı yatırıyor olabilirsiniz; ama bina sizin olduğu kadar benim de!”

Bayraklı Tower

Sizin için bir mimarlık üretimi ortaya koymada etkili başka ne gibi faktörlerden söz edebiliriz?

Kulakları çınlasın, dostum Nevzat Sayın hep söyler: Coğrafya belirleyicidir. Yıllar içinde deneyimlerimi ilerlettikçe ben de onun sözünü sıklıkla kullandığımı fark ettim. Bu coğrafyadaki işverenle çalışıyoruz; bu coğrafyanın üretim şekilleri var. Müteahhit ya da yüklenici dediğimiz paydaşların yapabilirlik kapasiteleri var. Tüm bunları yadsıyarak, onlara dikkat etmeyerek "Ben tasarlarım, hayal ederim ve birileri uygular, birileri de sahiplenir" demek, bizim mimarlık gerçekliğimiz ve mimari tasarım anlayışımız ile uyuşmuyor. Farkında olmak istiyoruz; süreç de bu farkındalık ile yürüsün istiyoruz. Biz projeyi tasarlayıp verdikten sonra, inşa edildiği son ana kadar asla sahipsiz bırakmayız. İşverenimiz bizden isterse gider, bakar, raporlarız. 2009 yılında bitirdiğim bir oteli hala ziyaret ediyorum. Habersiz gidiyorum, raporluyorum ve genel müdüre gönderiyorum: "Benim binamı kötü kullanıyorsunuz."



Bayraklı Tower

Altına imza attığınız bir iş, dolayısıyla bir saygınlık meselesi olduğu için mi uygulaması tamamlanmış ve kullanıma açılmış binalarınızı takip etmeye devam ediyorsunuz? Yoksa o yapının sahibi ve kullanıcısına duyduğunuz saygı ve verdiğiniz değerden mi?

Bence hepsi! Bir, kendi tasarımınıza ve iki, işvereninize olan saygınızdan ötürü… İşverenlerimize hep söylediğim bir üçüncüsü de şu: Siz buraya parayı yatırıyor olabilirsiniz; ama bina sizin olduğu kadar benim de! Ve bunu hiç unutmadığınızda hep ilgi göstermek istiyorsunuz; bir anne-babanın çocuğunu hangi yaşa gelirse gelsin ihmal etmemesi gibi…