"Ödülden çok kendi yaşadığım hazzı önemsiyorum"
27 Haziran 2013
2012 yılında European Property Awards'a değer görüldünüz. Sizce uluslararası ödüllerin meslek pratiğine nasıl bir etkisi oluyor? Ödül müessesine nasıl yaklaşıyorsunuz?
Ödül keyifli bir şey tabii... European Property Awards en önemli ödüllerden birisi. Londra merkezli olması da önemsediğimiz bir nokta. Ödül aldığımız ‘retail interior' (perakende iç mimarisi) dalının uzmanlık alanımızla örtüşmesi de bizi ciddi anlamda keyiflendirdi. AveaLabs Müşteri Deneyim Merkezi gerçekten çok başarılı bir proje oldu. Tabii bu başarıda Avea ekibinin de ciddi katkısı var. Toplamda 6 ay süren bir çalışma oldu. Projenin marka danışmanlığını ve konsept tasarımını başından itibaren biz üstlendik. Hala teknik destek sağlıyoruz. Şimdi daha küçük bir modeli Bilkent Üniversitesi'nde yapılıyor.
Titiz bir çalışma yürüttük ve ciddi başarı elde ettik. Bunun çalışanlara da motivasyon anlamında olumlu etkisi oldu. Şirketin tanınmasında önemli bir faktör oldu. Benim bunu ne kadar önemsediğimi soracak olursanız, bulunduğum konum itibariyle artık kendi yaşadığım hazları daha fazla önemsiyorum. Ortağımla birlikte bunu yaptık, şöyle başarılı, şöyle güzel oldu dediğim anda aldığım haz benim için çok daha kıymetli. Zaten ödüller bir şekilde arkasından geliyor. İletişim direktörümüz, kurumsal işlerin gereği olarak projelerimizi birtakım ödül programlarına gönderiyor.
Hazır ortağınızdan söz açılmışken ondan da biraz bahsedebilir misiniz?
Öncelikle tanışma hikayemizi anlatayım. Aziz, 2005 yılında yanımda çalışmaya başladı. Kendisi Bakü'lüdür ama henüz petrol kuyularına rastlamadık (gülüyor). Mimar Sinan'da çok zor şartlarda okumuş, bir yandan çalışmış. Emeğini, bilgisini, birikimini ortaya koyarak kendi kendini geliştirmiş. Üretici, disiplinli, iş kültürü, ahlak duygusu çok kuvvetli bir insandır. Birlikte enteresan bir uyum yakaladık. Bendeki artılarla ondakileri birleştirerek yeni artılar yaratabildik. Çok hızlı bir şekilde ortağım oldu ve beraber ilerlemeye başladık. Operasyon ve ekip yönetimi ağırlıklı olarak onun üzerinde. Bana kıyasla ekiple daha iç içe, onlara daha yakın. Çok güzel bir iş bölümümüz var. Herkes ne yapması, ne zaman, nerede, nasıl konumlanması gerektiğini bilir.
Türkiye'deki mimarlık ofisleri Türki cumhuriyetlerde çok sayıda proje gerçekleştiriyor. Aziz Bey'in varlığı bu konuda bir avantaj sağlıyor mu?
Henüz öyle bir avantaj yaşamadık. Yakın zamanda Ortadoğu'da ofis açmayı düşünüyoruz. Çalıştığımız markalardan Gönül Kahvesi Bakü'de açılıyor. Bizimle çalıştıklarında, Türkiye'deki projelerinde olduğu gibi Ortadoğu'daki yatırımlarında da fark yaratıyorlar. Bunun tam tersi de oluyor. Ortadoğu'daki şirketler Türkiye'ye yatırıma geldiklerinde yine bizi tercih edebiliyor. Örneğin 1,4 milyon dolar cirosu olan Lübnan merkezli Azadea Group, 30'un üzerinde firmanın master franchising'ini almış durumda ve Türkiye'deki yatırımlarında mimari ofis olarak bizimle çalışıyor. Şu anda ağırlıklı olarak Paul kafelere yatırım yapıyorlar. Paul ve Promod'ların proje ve inşaat yönetimlerini biz yapıyoruz. Hem Türkiye'den Ortadoğu'ya giden hem oradan buraya gelen yatırımlarla ilişkide olduğumuz için de orada ofis açmaya sıcak bakıyoruz. Ama şu anda Türkiye o kadar yoğun ki, herkesin gözü burada desem yalan olmaz.
Tabii çalıştığınız alanda detaylar ön planda olduğundan, ölçek olarak büyürken işin niteliğini zedelememek gerekir .
Yaptığımız iş çok ciddi kontrol gerektiriyor. Bu hassas ve kritik işleri layıkıyla yapmak için en az bizim kadar titiz insanların birebir kontrol yaptığı bir mekanizmaya ihtiyaç var.
Kurucu Hakan Sekmen ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın