"Toplumsal uzlaşma sağlanmadan yapılacak tüm yasalar kırılgan olacaktır"
02 Ağustos 2013
Çat Kapı ziyaretimiz mesleki gündemin yoğun olduğu bir döneme denk geldi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)'nin yetkilerini sınırlayan torba yasa ile ilgili görüşlerinizi de almak isterim. Mesleki örgütlenmeye önem veren, İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD)'nin yönetim kurulunda yer alan bir mimar olarak bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İSMD bu konuyla ilgili açıklamasını yaptı. O günden bugüne İSMD'nin yönetim kuruluyla kişisel fikrimi paylaşmış değilim. Bu yasayla birlikte elden alınan nedir? Daha önce ne, hangi maksatla yapılıyordu da bu yasa yeni birtakım düzenlemeler getirdi? Bir kere bu konuda bizim olabildiğince net olmamız lazım. TMMOB'nin ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın aslında bu konuda kendini çok da net ifade etmediğini görüyoruz. Siyasi açıklamaların ötesinde bu yasayla getirilmiş olan şudur, engellenen veya alınmış haklar şunlardır, olması gereken şekli şu gerekçelerden ötürü şudur gibi bir konuşmaya şimdiye kadar pek rastlamadım. Bir kere bu açıklığı sağlarsak çok daha kolay anlaşabileceğimizi düşünüyorum. İkincisi, benim bu yasayla ilgili olarak anladığım; Mimarlar Odası'nın, bağımsız meslek odalarının ve özel kuruluşların kendi meslekleri üzerindeki özdenetim haklarını -ne kadar iyi veya kötü kullanırlarsa kullansınlar- yitirmeleri ve bu hakların merkezi idareye devrediliyor olması. Bunu da problemli bir durum olarak görüyorum. Dolayısıyla bu değişikliğin çok anlamlı sonuçlar doğuracağını düşünmüyorum. Ama mesele salt bu yasa da değil. Planlı alanlar imar yönetmeliğinde de bu uygulamaların önünü açan maddeler vardı. Estetik komisyon kurulması ve bu komisyonun neredeyse müellifliği düşürmeye varacak yetkiler elde ediyor olması gibi maddeler 1 Haziran'dan bu yana geçerlilik kazanmış olan imar yönetmeliğinin içerisinde yer alan maddeler. Burada işin hukuki bir tarafı da var. Böyle bir şeyi yönetmeliğe soktuğunuz zaman bunun fikir ve sanat eserleri yasası nezdinde bir karşılığı var mıdır, o da işin teknik kısmı. Şimdilik tartışma fazla kalabalık bir gündem içerisinden ilerliyor. O yüzden de özünü kaçırıyoruz. Elbette ki bunun her iki taraf için de siyasi vurgusu vardır. Ama bu vurgunun içinde de neyin neden öyle olması gerektiğini birbirimize daha iyi izah edebilmemiz lazım.
Peki tüm bu gelişmeleri önceleyen Gezi parkı direnişiyle ilgili düşünceleriniz nedir?
İyi tarafından bakarsak yaşananlardan sonra kente ilişkin önemli bir toplumsal uzlaşma potansiyeli söz konusu. Uzlaşmanın yolu mahalle forumları mıdır yoksa başka bir şey midir, bilmiyorum ama işi öyle çok da karmaşıklaştırmadan, kent içerisindeki belli kararlara yönelik toplumsal bir uzlaşı sağlamamız lazım. Bunun yasalarla güvenceye alınmasından önce, bireylerin vicdanları tarafından kabullenilmesi ve güvenceye alınması gerekiyor. Söz gelimi kuzey ormanlarının bu şehir için neden önemli olduğu konusunda bir mutabakata varmak lazım. Bunun araçlarından biri pek çok başka şey olabileceği gibi, mahalle da forumları olabilir diye yorumluyorum. Aksi takdirde belirli noktalarda toplumsal uzlaşma sağlamadan yapacağımız yasaların tümü kırılgan olacaktır. Bu biraz da ilk başta konuştuğumuz mimarlık kültürünün toplumsallaşmasıyla ilgili. Gezi sürecinde tecrübe ettiğimiz üzere, eğer kaynaklar doğru içerik sağlayabiliyorsa çok amatör gibi görünen araçlar ciddi birer medyum haline gelebiliyor. Dolayısıyla sizin üzerinize de epeyce iş düşüyor; takip edebildiğim kadarıyla mimarlık alanında Türkiye'de internet yayıncılığında henüz birinci kuşaktayız. Belki 2. ya da 3. kuşak bu işe başka türlü katkı sağlayacaktır. Ümitkar olmak lazım.
Kurucu Kerem Piker ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın