İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, 13 Ekim–12 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan İstanbul Tasarım Bienali'nin küratörleri Emre Arolat ve Joseph Grima'nın, "Kusurluluk" temasından yola çıkarak hazırlayacakları bağımsız sergilere katılım için son başvuru tarihi 2 Haziran 2012.
İstanbul Tasarım Bienali, kentsel tasarımdan mimarlığa, endüstriyel tasarımdan fotoğraf, grafik, moda, tekstil ve interaktif tasarıma varıncaya dek, ilgili tüm diğer yaratıcı alanlar dahil olmak üzere geniş bir yelpazeye sahip olacak.
Bienalin teması, Londra Tasarım Müzesi Direktörü ve aynı zamanda İstanbul Tasarım Bienali Danışma Kurulu Üyesi olan Deyan Sudjic'in önerisi ile "Kusurluluk" (Imperfection) olarak belirlendi. Küratörler Emre Arolat ve Joseph Grima bienalde bu temayı ayrı ayrı yorumlayarak, bağımsız çalışmalarla iki farklı yaklaşım sunacak. Emre Arolat'ın "Musibet", Joseph Grima'nın ise "Adhokrasi" başlıklarını taşıyacak İstanbul Tasarım Bienali sergilerine katılmak isteyenlerin, proje başvurularını 2 Haziran 2012 tarihine kadar göndermeleri gerekiyor. Bienalde yer almak isteyen projeler için disipliner ve coğrafi bağlamda herhangi bir sınırlama yapılmıyor.
İstanbul Tasarım Bienali'yle ilgili kapsamlı program bilgisi, Mart ayında yapılacak basın toplantısı ile duyurulacak.
Küratörlerin, proje başvuruları için hazırladıkları çağrı metinleri ise şöyle:
"Adhokrasi" / Joseph Grima
Bir sanayileşme ve modernite disiplini olarak tasarım, kuruluşundan itibaren çağdaş varoluşun hemen her cephesine etki etmiş – hatta bu varoluşu tanımlamıştır. Tasarım eylemleri kentlerden, yazıtiplerine, mimariden, taşıtlara, objelere, arayüzlere ve altyapısal sistemlere kadar yaşamlarımıza doygunluk noktasında nüfuz ediyor. Tasarım artık her zaman, her yerde ve bu haliyle neredeyse görünmezliğe bürünmüş durumda. Bulunduğu noktada gündelik hayatın içine öylesine işlemiş ki tasarımın aslında geniş bir etki alanı olan, kaçınılmaz surette politik bir aktivite olduğunu unutuyoruz. Oysa bugün tasarım kısa ve çelişkilerle dolu tarihinin en önemli kavşaklarından birinde duruyor.
Sosyal ve kültürel organizasyonun baskın üslubu olarak "network" (iletişim ağı) modelinin gelişiyle, bugün çok temel bir değişim gerçekleşiyor. Tasarım artık Fordist sanayiciliğin yukarıdan aşağıya modeline uygun şekilde, çoğunluğun kullanması için tüketim ürünleri meydana getiren seçkin azınlığın egemenliğindeki bir alan değil. Kitlesel pazarlar için sabit obje üretimi tanımının ötesine taşındığı bir evrim geçiriyor, coğrafi merkezi Batı'dan başka yerlere kayıyor. Anında bilgi paylaşımı, sayısız uluslarötesi iletişim ağının ortaya çıkışı, yeni üretim teknolojileri ve rekabet kültürü yerine işbirliği kültürüne doğru yönelen kolektif dürtülerin bileşimi tasarım eyleminin ekonomik ve politik bağlamda yeniden yorumlanması gerektiğini öneriyor.
Bu yeni paradigma, tasarımın üstlenebileceği ve henüz başlangıç aşamasında olan bir role işaret ediyor. Tasarıma düşen bu rol, öz-örgütlenme, karşılıklı etkileşim platformları üretme ve kökleşmiş üretim ağlarının güçlendirilmesi gibi alanlarda işlev göstererek toplumu şekillendirme olabilir. Açık-kaynak (open-source) hareketinin ortaya çıkışı; ekonomik mikro-üretim teknolojilerinin devreye girişi; hacker and maker (yetenekli ve zeki bilgisayar kurtları) kültürünün patlaması; Arduino gibi projeler sayesinde teknolojinin demokratikleşmesi ve Kickstarter gibi katılımcı platformlar – tüm bunlar tüketim kültürünün yerleşik geleneklerinden uzaklaşan ideolojik bir dönüşüme, tasarımın toplum içinde yeni bir rol üstlendiğine ve son kullanıcıların yalnızca pasif tüketiciler değil aktif aracılar oldukları yeni bir anlayışın başlangıcına işaret ediyor. Bugün ilk defa, devletlerin veya büyük şirketlerin stratejileri ile bireylerin taktiklerinin etki alanlarında bir denkleşme ihtimali doğdu ve buna karşılık yerleşik iktidar yapıları da süratli bir evrim sürecine girdiler.Birçok açıdan tasarım, dünyanın geleceğine dair hızla gelişen çelişkilerin sahnesi konumunda. Tasarımın kendine ait yeni bir dil arayışı aslında yeni ağ örgüsü içerisinde bir halk tabakası oluşturulma uğraşı niteliğinde.
Adokrasi çağına hoşgeldiniz. Bürokrasinin tam karşıtı olan adokrasi yeni fırsatlar yakalamak, öz-örgütlenmeyi hayata geçirmek, yeni ve beklenmedik üretim metodolojileri geliştirmek için kabullenilmiş gelenekleri ve iktidar yapılarını teğet geçer. "İletişim Ağı"nın yatay ve rizomatik* dünyasında yaşar ve bu dünyada yenilik – becerikli, yıkıcı, dogma karşıtı, spontane – her yerden gelebilir.
Adhokrasi başvuruları için çağrı:
- Başkalarının da tasarım yapmalarını, kendi kendilerine organize olmalarını ve işbirliklerine imkan veren projeler arıyoruz.
- "Tasarımcı", "üretimci" ve "tüketici" arasındaki geleneksel, dengeli ve üçgen ilişkiyi sarsan projeler arıyoruz.
- Tasarım pratiğinin siyasi etkilerini vurgulayan projeler arıyoruz.
- Yenilikçi (innovative) yapım ve üretim metodolojilerine deneysel yaklaşan projeler arıyoruz.
- Bir siyasi aktivizm biçimi olarak tasarımı kullanan projeler arıyoruz.
- ‘Network'lerden doğan veya ‘network'lerde işlev gösteren projeler arıyoruz.
- Geleneklere uymayan* ekonomik modeller öneren projeler arıyoruz.
- Açık-kaynak (open-source) hareketinin ve gündelik yaşam üzerine etkilerinin sınırlarını zorlayan projeler arıyoruz.
- Geleneksel teknikleri ve uzmanlık bilgi ve becerisini yeni araçlar ve teknolojilerle birleştiren projeler arıyoruz.
- Müellifi olmayan veya sayabileceğinizden çok daha fazla müellifi olan projeler arıyoruz.
- Dogma karşıtı projeler arıyoruz.
- Varolan tasarımları yeni kullanım şekillerine uyarlayan projeler arıyoruz.
- Kabullenilmiş tasarım tanımlarına meydan okuyan projeler arıyoruz.
*rhizome: kök, gövde
*geleneklere uymayan: Küratörün orijinal metnindeki terim unorthodox'dur.
"Musibet" / Emre Arolat
Büyük Dönüşüm Ekseninde, Tasarımda Bağlam ve Anti-Bağlam'ın Estetizasyonu
3 Ekim – 12 Aralık 2012 tarihleri arasında İstanbul'da ilk kez düzenlenecek olan İstanbul Tasarım Bienali kapsamında İstanbul Modern'de yer alacak olan serginin kentsel ve mimari tasarım alanındaki omurgasının, ilk bakışta birbirine zıt gibi gözükseler de her birinin son derece güncel ve yaygın olmasıyla birbirlerine şaşırtıcı bir biçimde yaklaşan iki tasarım yönelimi arasında kalan sıkışık alan üzerinden kurgulanmasını öngörülüyor. Bunlardan biri bağlamın ve özgüllüğün, diğeri ise bağlamsızlığın ve yeniciliğin estetizasyonu. İlki bağlamı kudretli yönetimlerin elinde araçsallaştırır ve içini tehlikeli bir sahte-tarihselcilik dayatmasıyla doldururken ikincisi yersizliği parlatmanın peşinde koşuyor. Bu iki kutbu doğuran ve besleyerek günden güne gürbüzleştiren gösteri dünyası ile bu dünyayı temsil eden yaygın tasarım medyasının kritiği bu serginin ana hedeflerinden. Ancak belki daha da önemlisi bu eleştirel pozisyonun kentsel ve mimari tasarımı taze bir özgürleşme alanı olarak açığa çıkarma potansiyeli
Bienal'in eş küratörlerinden olan Emre Arolat tarafından kaleme alınan "Gösteri dünyasında özgül bir seçenek ve belki de bir umut fidesi olarak İstanbul Tasarım Bienali" başlıklı metin, bu potansiyelin kavramsal çerçevesini oluşturmayı amaçlıyor.
Bu çerçeve bağlamında üretilecek işlerin;
• Kavramsal metinde sözü edilen üst başlık ve alt-nişlerde tanımlanan konulara ilişkin araştırma, dokümantasyon, eleştirel okuma, provokasyon ve benzeri yöntemlerin birini ya da bir kaçını içerecek şekilde kurgulanması,
• Konuyu ele alış biçiminin gerektirdiği ifade şekline uygun olarak iki boyutlu görsel/metinsel yüzeylerden üç boyutlu obje üretimine, kısa/uzun metrajlı filmlerden dijital temsil araçlarına kadar burada sayılmayan her türlü medyanın kullanımı konusunda serbest olması ve başvuruda; kullanılan medya ile konu arasındaki ilişkinin tarif edilmesi,
• Herhangi bir sergi mekanında alansal olarak ne kadar yer tutacağı, hangi malzemelerden meydana geleceği, malzemelerin boyutları ve diğer teknik gereksinimleri ile birlikte yaklaşık bir maliyet analizinin sunulması,
• Yukarıdaki koşulları asgari olarak yerine getirecek şekilde kurgulanması ve başvuruların katılımcının uygun gördüğü herhangi bir formatta hazırlanması beklenmektedir.
Metnin tamamı için tıklayınız
Başvurular için projenizi; adhocracy@istanbuldesignbiennial.org veya musibet@istanbuldesignbiennial.org adreslerine gönderebilisiniz. Ayrıntılı bilgi için tıklayınız