Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın Emek Sineması'nın tümüne atıfta bulunarak sarf ettiği ‘kirli ve yağlı koltuklar' sözü üzerine 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali ödül töreninde "Bal" ile "Jüri Özel Ödülü"ne layık görülen Semih Kaplanoğlu, "Hayatımın en iyi filmlerini Emek'te izledim. Bu yıkıcı Vandalizm ormanlardan şehirdeki varlıklara da el atmaya başladı. Ve Emek hiçbir zaman kirli ve yağlı olmadı" dedi.
Kaplanoğlu, Radikal Gazetesi'nden Elif Tunca'ya verdiği röportajda ise şöyle konuştu:
"Rant kültürü, her şeyin sadece para ve mülkiyete indirgenmesi... Bunu hidroelektrik santralları meselesinde gördüm önce. İkizdere, Borçka, Balcıköy'de ormanların zedelendiğini gördüm. Büyük ağaçlar kesilip yollar açılıyor. Aynı zihniyet, Emek'i ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bazı mekânlar korunmak zorunda, yüz tane Emek yok! Orası alış veriş merkezi olacak ve Emek üst kata taşınacakmış. Bu tüketim kültürü mantığı, tüketim kültürü filmlerini getiriyor. Sonra fast food yemek, fast food sinema, fast food aşk geliyor. Alışverişe gidenlerin arada da filme girdikleri atmosferden bahsediyoruz. Buna duyarsız kalmak, Emek'in üst kata çıkınca aynısı olacağını sanmak vicdansızlıktır. Yaşadığın, kendini var etmeye çalıştığın şehre ihanettir. 2010, kültür başkentliğiyle değil Emek'in yıkılışıyla hatırlanacak! Ben bakanlıktan, belediyeden beklerdim ki orayı bir sinema müzesi yapsınlar. Yeşilçam Ödülleri veriyorlar ama Yeşilçam'ın merkezini tahrip ediyorlar. Emek'e dokunurlarsa bence seneye vicdan sahibi hiçbir sinemacı Yeşilçam Ödülleri'ne katılmasın."