Gönye'nin bu beş yıllık süreçte kazandığı pek çok ulusal ve uluslararası ödül var. Bu ödül programlarından edindiğiniz deneyimleri paylaşabilir misiniz? Bu programlara neden katılmak istediniz?
YE: İlk katıldığımız yarışma European Property Awards idi. Bir şekilde bize telefonla ulaşmışlardı. Daha önce adını duymuştuk, birlikte çalıştığımız firmaların ödülleri oluyordu ama gayrimenkul yarışması olduğu için hiç düşünmemiştik. Sonra baktık, bizim yaptığımız iş bu. İç mimarlık yarışmaları da olabilir ama gayrimenkul bizim asıl uzmanlık alanımız ve tam bize göre bir örnek daire dalı vardı. Çünkü örnek daireler, kişisel konutlardan, villalardan çok farklı. O kadar geniş bütçeli ya da büyük metrekareli alanlar olmuyor. Dolayısıyla iç mimari tasarım yarışmalarında örnek daireler biraz daha mütevazı kalabiliyor. Gayrimenkul yarışmasında örnek dairelerin kendi içinde değerlendiriliyor olması bizim için güzel bir konuydu. Bir inşaat firması için yaptığımız loft daire projesiyle katılmayı düşündük çünkü bu çok özgür çalışabildiğimiz bir daireydi. Daha ilk katılmamızda Türkiye birinciliği, ardından da Avrupa birinciliği aldık. Dünya birinciliğini İngiltere'ye kaptırdık ama en azından Avrupa adına da yarışmış olduk. Sonra o bize bir cesaret verdi tabi ki. Ama öyle bir daire her zaman elinize gelmiyor. İkinci sene tekrar örnek daire dalında başka bir projemizle yarışmaya katıldık. İlk seneki gibi Avrupa ve Türkiye birinciliği elde edemesek de yine bir ödül aldık.
Tabi birlikte çalıştığınız firma için de bir onur oldu.
YE: Kendi kendimize başvurduğumuz için sadece böyle bir yarışmaya katıldık diye bilgi verdik. Tabi ödül kazanınca onlar da çok mutlu oldular. Bu iki daireden sonra A' Design Award yarışmasına katılalım dedik. O da dünyadaki en büyük tasarım yarışması diye geçiyor. Çünkü çok büyük bir kapsamı var, grafik tasarımdan fikir tasarımına kadar tasarım anlamında her dalı içinde barındırıyor. Tabi iç mekan tasarımı bunun sadece küçük bir bölümü. Onu da kendi içinde metrekaresine, proje tipine göre ayırabilirsiniz. Burada iç mimari ve sergileme diye iki alan var, onun kendi kapsamı çok büyük. Ofis projeleri de katılıyor, daire de katılıyor. Çok fazla konu var ve tüm dünyaya açık bir yarışma. Orada da şansımız çok küçük diye düşündük ve iki projeyle katıldık. Biri Sembol İstanbul satış ofisi projesiydi, birisi de Sur Yapı Eksen 'e yaptığımız penthouse daireydi. O da aslında örnek daire gibi yapıldı ancak gerçekleşmedi çünkü içerisi boş satılacaktı. Daireniz böyle olabilir diye bir animasyon yaptık, çünkü özel daireler kendilerinin tasarımına bırakılarak satılacaktı. Bitmemiş bir proje olduğu için gayrimenkul ödüllerine katılamıyorduk. Ama bu bir tasarım yarışması olduğu için hazırladığımız animasyon ve görsellerle başvurduk. Ofis projemizle gümüş ödül olmak üzere her ikisiyle de ödüle değer görüldük. Farklı bir alanda aldığımız bu iki ödül bizi çok mutlu etti.
GA: Penthouse daire yaptığımız zaman biraz daha farklı tasarımlara gidebiliyoruz. Bütçe anlamında diğer örnek dairelere göre daha rahat çalıştığımız için yarışmalara genellikle penthouse daire projelerimizle katıldık.
YE: Bir sürü proje üretiyoruz ama yarışmaya katılabileceğimiz projeler her sene denk gelmiyor. Kısıtlı metrekarelerle ve bütçelerle belirli bir standartta yaptığınız projenin amacı farklı, pek yarışmaya yönelik olmuyor. Bizim şansımız son yıllarda böyle güzel projelerin karşımıza çıkmasıydı, biz de değerlendirebildik. Bu ödülleri bize güvenen işverenler sayesinde aldık.
GA: İnşaat firmaları için hazırladığımız ofisler dışında, satış ofisleri de tasarlıyoruz. Satış ofisleri projenin ön yüzü olduğu için normal daire tiplerine göre hem bütçe olarak, hem de mimari anlamda daha rahat çalıştığımız projeler. Eskiden örnek daireler proje içinde yer alan bir mağazanın içerisinde sergilenirken şu anda mimari proje aşamasında ayrı satış ofisi binaları tasarlanıyor.
YE: Önceden proje alanının yakınında bir dükkan kiralayıp, orayı satış ofisine dönüştürüyorlardı.
GA: Son yaptığımız bir iki projede satış ofisi binaları, proje tamamlandıktan sonra spor salonu olarak kullanılacak.
Sürdürülebilirlik açısından da iyi bir fikir gibi...
YE: Evet ama sadece dış cephe kalıyor, iç tamamen yenileniyor. Çünkü fonksiyonları uydurmak çok da mümkün değil. Mesela Avrupark satış ofisi daha sonra basketbol sahasına dönüşecek. Aslında iki projeyi birlikte çözüyorsunuz. Gelecek olan projenin sizin şu an yaptığınızı negatif olarak etkilememesi lazım.
"En önemli kriter su tüketimi"
LEED sertifikasına aday olan projeleriniz var. Bu konu iç mimarlık kısmında nasıl çözülüyor, en önemli kriterler neler?
YE: Aslında en önemli kriterler iç mimariyle ilgili değil. Mimaride gri suyun değerlendirilmesi, otopark düzenlemeleri, peyzajda seçilen bitkiler, aydınlatma ve sulama konuları LEED için çok önemli kriterler. İç mimaride ise en önemli konu su tüketimi, armatürlerin uygun akışlarda olması. Gömme rezervuarlar, lavabo armatürleri, duş başlıklarının akış diyagramları çok önemli. Bunu da çoğu marka sağlıyor. Armatürlerin içinde projeye özel farklı kartuşlar kullanabiliyorlar. Projede adet fazla olduğu için modeli seçiyorsunuz, kartuşu ona göre ayarlıyorlar. Malzemeleri seçerken de lojistik önemli. Ne kadar yakından temin edilirse LEED açısından o kadar iyi. Ayrıca her malzemeden beklenen belli bir standart, teknik spesifikasyon var, ona uyulması gerekiyor. Kaliteli yerli malzemelerde yani nereden geldiği belli olan ürünlerde bu standartları rahat bir şekilde karşılayabiliyorsunuz. Ama markasız, uzak doğudan gelmiş ürünlerin kanserojen etkisi yüksek olabiliyor. Projelerde zaten kimse öyle bir şeye cesaret etmiyor. Markalı, kaliteli, istenildiğinde tekrar temin edilebilecek ürünler olmasına özen gösteriyorlar. Yerinde yapılan montajlarda ise kimyasallar önemli. O maddelerin havayı belirli bir oranın altında kirleten ya da kirletmeyen malzemeler olması gerekiyor.