Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin desteğiyle "kentsel dönüşüm" teması altında Haliç, Kumkapı, Balat, Sulukule, Tarlabaşı, Süleymaniye ve Haydarpaşa da dahil olmak üzere belirlediği 12 kentsel dönüşüm alanında foto-röportajlar yapan Pınar, işlerinde içeriden bir göz ile mahalleleri anlatmaya ve kendi safını çok net bir biçimde ortaya koymaya özen gösterdiğini vurgulayarak şunları söylüyor:
"Egemen dil bu insanları sürmekten bahsederken, ben kentsel dönüşüme uğrayan mahalleleri, buralarda yaşayan insanların gözüyle anlatıyorum. Görüyorum ki kentsel dönüşüm zaman zaman etnik, ama her zaman sınıfsal bir ayrımı içinde barındırıyor. Ben de sokaklarda o egemen dile karşı söz söyleyecek insanları arıyorum. Durumu bizzat bu mağduriyete insanların dilinden, onların şivesiyle, onların vurgularıyla, onların Türkçesiyle anlatıyorum. Onların cümleleriyle anlatıyorum, artık onlar o cümleleri nasıl kuruyorlarsa… Bazen beddua ediyorlar, bazen şarkı söylüyorlar" diye konuşuyor.
İstanbul ile olan ilişkisinin yanı sıra kendisiyle de olan ilişkisinden dolayı kentsel dönüşüme uğrayan mahalleler üzerine çalışmaya başladığını ifade eden Pınar, meselenin ne kadar politik olduğunu şöyle anlatıyor:
"Hem politik görüşümün en sert bakışıyla hem de en naif, en insani bir bakışımla kentte açık bir haksızlık ve eşitsizlik görüyorum. Beni bu çalışmalara iten şeyin hoşuma gitmeyen bir duruma karşı sesimi yükseltme ihtiyacı duymam olduğunu söyleyebilirim. 2005'ten beri ntvmsnbc.com için yaptığım foto röportajlarda zaman zaman politik gündemi, zaman zaman iftar çadırlarını, zaman zaman sokak çocuklarını işliyordum, fakat kentsel dönüşüm teması ile daha bütünlüklü bir biçimde politik bir şey söyleyebileceğimi fark ettim. Örneğin kentsel dönüşüm meselesinin ekonomik tarafının yanı sıra etnik tarafı da var. Bu konu Varlık Vergisi'nden hatta Cumhuriyet'in kurulmasından itibaren başlatılabilir. Sonra 6-7 Eylül olayları… Ve en son da asimile edemediğini yerinden etme durumu… Dolayısıyla kentsel dönüşümden söz ederken ulus devlet kavramına gelmemiz de meselenin ne kadar politik olduğunu gösteriyor. Yüz yıl önceki İttihat ve Terakki zihniyetini bugün Başbakan ‘gerekirse kaçak Ermenileri göndeririz' diye açık ediyor… Daha genel bir cümle kurmak gerekirse bu ülkede Müslüman, Sünni, Türk ve ekonomik olarak da Beyaz Türk değilseniz eğer hakkınız yok! Konuştuğum insanların cümleleriyle söyleyecek olursam: Toprak, zenginlere peşkeş çekilecek diye insanlar ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor."