Hem Türkiye'de belli standartların hala uygulanamıyor olması, hem de çeşitlilik yaratılması açısından sizin özel olarak tasarladığınız üniteler oluyor mu?
YE: Evet, özellikle banyo ve mutfaktaki ünitelerin hepsini biz tasarlayıp belli firmalara ürettiriyoruz. Kendi standart modellerinden seçmiyoruz.
Bu konuda işvereninizle çatıştığınız noktalar oluyor mu?
YE: Farklı fikirler, beklentiler olabiliyor ama biz işimizi garantiye almayı seviyoruz ve bu konuda onlara sürpriz yaşatmamaya çalışıyoruz. Baştan ne yapacaksak hepsinin renderlarını hazırlıyoruz, onlar onaylanınca uygulama çizimlerine geçiyoruz. Ancak render üzerinde biz böyle düşünmemiştik denilip değiştirmemiz istenebilir, o aşamada da başka bir tasarıma gidebiliyoruz.
Peki bu anlaşmazlıklar ne konuda oluyor, malzeme seçimi konusunda mı, bütçede mi, estetik anlamda mı, hangisinde en çok sıkıntı yaşıyorsunuz?
YE: Aslında çok sıkıntı yaşamıyoruz. Bu konuda iyi bir birikimimiz olduğu için genellikle bütçe anlamında bize bir güvenle geliyorlar. Çevredeki projeleri iyi bildiğimiz için ürün seçimi konusunda da çoğu zaman bize danışıyorlar. Burada bu ürün kullanılmaz, şunu kullanalım, daha pahalısına gerek yok gibi biz onları yönlendiriyoruz. Zaten ürünlerimizi de hep alternatifli seçiyoruz, biri olmazsa öbürü oluyor.
GA: Ortak beğeniyi oluşturmak adına tasarıma başlamadan önce "moodboard"lar hazırlıyoruz ve onun bir sunum toplantısı oluyor. Dairede kullanmayı düşündüğümüz neler var, hangi renkler olacak, ne tarz bir mutfağı tercih ederler? Her anlamda birçok örnek oluşturuyoruz. Mutfak banyo dolaplarından, kanepeye, sehpaya, aydınlatmaya kadar alternatifler oluşturarak müşterinin beğenisini alıyoruz.
YE: Onay almadan ilerlemiyoruz.
GA: Hazırladığımız bir konsept sunum toplantısı oluyor. O toplantıda da bugüne dek çatıştığımız bir nokta çıkmadı. Bundan sonra da olmaz diye ümit ediyoruz. Görüşmelerin güvenle başlaması bizim için çok önemli tabi ki. Genelde tüm yatırımcı firmalar zaten referansla ve o bölgede yapmış olduğumuz projeler dolayısıyla bize geldikleri için sıkıntı yaşamadık.
YE: Aslında bunların hepsi tecrübeyle oluştu. İşe ilk başladığımız yıllarda tam olarak ne istediklerini bilmeden direkt tasarıma girişiyorduk. Tasarımlarınız güzel olsa da insanların başka hayalleri olabiliyor. Siz rengarenk bir şey yapmışsınızdır, o siyah beyaz seviyordur. Sonuçta bizim işimiz tamamen zevk meselesi, 2+2=4 değil.
GA: Mimariden bu anlamda biraz farklı. Mimaride bir bilgi birikimi gerekiyor ama iç mimariye gelince herkesin "söz hakkı sahibi olduğunu" hissettiğini düşünüyorum. Çünkü herkesin bu konuda bir deneyimi var. En azından kendi evlerini yaparken deneyimlemiş oluyorlar ve önerilerde bulunuyorlar.
Aslında daha serbest, tartışılabilir bir alan olarak görüyorlar.
YE: Evet, renderlar üzerinden yastığın desenini değiştirmek istedikleri bile oluyor. Sonuçta o desen bir bütünün parçası ve bu müdahalelere tamam dediğinizde ortaya çıkan şey güzel olmuyor. Teknik kısımlara çok karışılmasa da dekorasyon konusunda sürekli müdahaleyle karşılaşıyoruz.
Bu örnek dairelerin sonraki yaşamlarını da merak ediyoruz açıkçası...
GA: O daireyi olduğu gibi alıp kullananlar oluyor.
YE: İnşaatın içinde yapıldıysa satılma gibi bir şansı var ama artık genelde depo olarak son buluyor.
GA: Birebir aynısını uygulamak isteyip bizi arayanlar da oluyor.