Bizi de başlığından esinlenerek şehrin rengi üzerine düşünmeye iten Filli Boya’nın “Design Soul –Soul of Colours” etkinliği öncesi etkinlik moderatörü ve konuşmacılarına renkli sorular yönelttik.
Bizi de başlığından esinlenerek şehrin rengi üzerine düşünmeye iten Filli Boya'nın "Design Soul –Soul of Colours" etkinliği öncesi etkinlik moderatörü ve konuşmacılarına renkli sorular yönelttik.
Renkler söz konusu olduğunda aklımıza ilk gelenler genelde duyumsadıklarımızdır. Ya da rengin çağrıştırdığı kelimeler, cümleler, deyimler… Gökkuşağı, yaşamı renklendirmek, renkli bir kişilik, rengi solmak, morarmak, renkten renge girmek, renk vermemek gibi... Öte yandan renkle ilgili bir araştırma yaptığınızda önünüze önce fiziki gerçekliklerle onu betimleyen bilgiler beliriyor; biraz yönünüzü değiştirdiğinizdeyse renklerin insan üzerinde yarattığı etkiler, renklere yüklenen anlamlar göze en çok çarpıyor…
Genel olarak hepimizi doğada gördüğümüz renkler bir biçimde etkiler, rengarenk çiçek tarhları başımızı döndürebilir, moda dergilerinde hızlıca karıştırılan sayfalar üzerinden sezonun trend renkleri ve desenleri hemencecik belleklere kaydedilir, çıkılan doğa yürüyüşlerinde günbatımına ve gün doğumuna karşı teslim edilir ruh ve bedenler… İç Anadolu'da boz renk, Karadeniz'de koyu çay yeşili, Güney Toroslar'da griye çalan morlar, baharda morsalkım ve erguvanlarla Boğaz'ı boyayan eflatun, kışın karla Doğu Anadolu'yu kaplayan sonsuz beyaz… Her biri tutsak eder ayrı ayrı hepimizi…
Beton grisi kentlerde, asfalt karası yollarda ilerlerken aniden karşımıza çıkan renkli bir graffiti gülümsetebilir bizi, ya da artan ucuz boyalarla uyumsuz renklere boyanmış çirkin binalar yanından geçerken başımızı önümüze indirir. Oysa Santorini'de lacivert denizin fon yaptığı beyaz evlerin çivit mavisi kepenkleri, yer yer söveleri ya da çatıları oranın değişmez renkleridir. Venedik'in kiremit çatılarıyla uyumlu, ondan türeyen sarı, turuncu, somon renkli binaları oranın kimliğidir…
Her şehrin rengi var mıdır gerçekten? Şehrin, binaların, yolların yapımında kullanılan malzemeler, onların rengi ve tekstürü kazandırır şehre rengini; yavaş yavaş, birer ikişer, zamanla artarak, kümelenerek, çoğalarak ve dokuya yayılarak… Bilinçsiz ama içgüdüsel ve pragmatik bir biçimde… Geleneksel dokular bu nedenle egemen renklerin ya da uyumlu renk cümbüşlerinin korunaklı duraklarıdır.
Yörelerine özgü kimlikleri ve renkleri olan geleneksel dokuların, çöl rüzgârında dağılarak toza dönen kumdan kaleler misali çözülerek eridiği, -hızlı, plansız, doğanın tahrip edildiği- çarpık kentlerde grinin tonları hâkim oluyor önce kente sonra kentlinin ruhuna…
Renk, sanatın, tasarımın ruhunu besleyen unsurlardan biridir aynı zamanda. Renk herkes için farklı şeyler ifade eder… Kimi renklere tutkundur ya da vurgun… Kimi yaşam alanını ve çevresiyle olan ilişkisini siyah beyazla sınırlar/kurar…
Renkler ve fiziki çevremizin tasarımıyla ilgili pek çok farklı konu ayrıntılı olarak tartışılabilir; aydınlatma tasarımında renk kullanımı, çocuk gelişiminde boyama kitapları ve boya kalemlerinin etkisi gibi… Filli Boya da farklı disiplinleri mimarlık çatısı altında bir araya getirdiği "Design Soul - Tasarım Ruhu" başlıklı etkinlikte bu konuyu gündeme taşıyor. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen etkinliğin teması ise "Soul of the Colors". 11 Ekim Perşembe günü 14:30–19:00 saatleri arasında, Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleşecek etkinlik; mimarlık, tasarım, moda, sinema gibi sanatın farklı disiplinlerinden dikkat çeken konuşmacılara ve renklerin ruhunu keşfetmek üzere gelecek herkese ev sahipliği yapıyor.
Başta, Türkiye'nin sinema dünyasındaki uluslararası ismi, tiyatro oyuncusu, çevirmen ve etkinliğin en "renkli" yüzü Serra Yılmaz, Design Soul'un moderatörlüğünü üstleniyor. Yılmaz, yılların sahne deneyiminden kazandığı birikimi kendine has esprili üslubuyla aktarırken renkli bir hayatın formülünü sunuyor. Bu yıl, tasarım dünyasında "Avrupa'da 40 yaş altı 40 isim" unvanına değer görülen, Danimarkalı mimar ve tasarımcı Jan Ammundsen, etkinliğe konuşmacı olarak katılıyor. Design Soul'un bir diğer önemli konuşmacısı olan, moda tasarımcısı ve "trendsetter" Ümit Ünal etkinlikte, sürpriz bir başlık ile konukları karşılıyor. Aynı zamanda Uluslararası Renk Komisyonu'nun (ICC) Türkiye temsilcisi olan Ümit Ünal, trendsetter kimliğiyle iç mekânlar için sunduğu ‘eşsiz' çözümleri tarif ediyor. Erginoğlu & Çalışlar Mimarlık kurucu ortaklarından Kerem Erginoğlu da yapılarda renk unsurunun bütünsel tasarımdaki yerinin önemine değineceği konuşmasıyla katılımcıları ağırlıyor.
Etkinlik öncesi etkinliğin moderatörüne ve konuşmacılarına biz de renkli sorular yönelttik ve bakın neler duyduk...