Sulukulelilerin, eğlence evlerinin kapatılmasıyla başlayan yoksulluklarına, 600 yıldır yaşadıkları yeri kaybedecek olmalarının acısı karışmış. Bakışlara belirsizlik hakim. Telaşlı adımlar, ne yapacağını bilememenin küçük bir göstergesi. Hayat yine hızlı Sulukule’de; hareketli, ama tatsız...
Sulukulelilerin, eğlence evlerinin kapatılmasıyla başlayan yoksulluklarına, 600 yıldır yaşadıkları yeri kaybedecek olmalarının acısı karışmış. Bakışlara belirsizlik hakim. Telaşlı adımlar, ne yapacağını bilememenin küçük bir göstergesi. Hayat yine hızlı Sulukule'de; hareketli, ama tatsız...
Sokaklarda göbek atan neşeli insanlar yok artık. Keman sesini çoktan bastırmış çığlıklar. Sesleri, hem TBMM'de, hem de Avrupa Parlamentosu'nda yankı bulsa da Fatih Belediyesi, çoktan yıkım ekiplerini seferber etmiş bile. Sulukule'ye 20 küsür kez giren yıkım ekipleri, her seferinde Sulukulelilerin umudunu biraz daha kırmış. Çaresiz bakışlar arasında, her biri en az 150 yıllık evlerden geriye elle tutulur hiçbir şey kalmamış...
Aylık ortalama gelirleri 300-500 YTL arasında değişen bölge insanı, bir yandan yıkılan evler için gözyaşı dökerken, diğer yandan da, bu evlerin parçalarıyla ısınmak zorunda olduğu bir trajediyi oynamak durumunda bırakılmış. Malum, trajedi karakterin çizdiği değil, karaktere çizilen yoldur . İşte bu yüzden, hayatın ona biçtiği rolü "istemeden" oynarken, bize "çekmeyin!" diye avazı çıktığı kadar bağırıyor, az önce ayakta olan evin, belki de hemen yakacağı parçalarına sıkıca sarılan genç bir kadın. Fonda Sulukule var, Sulukuleliler var; ufacık bacalardan tüten incecik dumanlar sokaklarda asılı olan çamaşırları yalayıp geçerken, sanki tiyatro sahnesinin dekoruymuş gibi duran bitişik nizam evlerin pencerelerinden bakan yaşlılar, kapı önlerine oturmuş biralarını yudumlayan adamlar, sokakta çekirdek çitleyen kadınlar, evlerin yıkıntıları üzerinde oyun oynayan çocuklar...
Öte yanda ise sanki burada yaşam yokmuş gibi süren tartışmalar... "Burası bizim. En çok İstanbullu'dan bile daha çok İstanbulluyuz, ama mağdur ediliyoruz" diyen Sulukulelilere, belediyenin cevabı hazır; "Projenin hedefi burada ikamet eden ailelerin tamamının burada oturabilmesini sağlamaktır. Ancak kiracıların alanda mülkiyet hakları bulunmadığı için, alandan konut edinmeleri yasal olarak mümkün değildir. Buna rağmen ülkemizde ilk defa bir uygulama yapılmış ve proje kapsamında kalan kiracılara aynı şartlarda konut edinme hakkı sağlanmıştır." Sivil toplum kuruluşları " Sulukule'de olanlar hak ihlalidir, insanları yerlerinden etmeyen bir proje yapılabilir " diye iddia ederken projeyi yapan mimarlar ve proje danışmanları ise projeyi savunuyor:" Yapılan eleştirileri çok sığ buluyoruz. Bu çok ender görülen, romantik ve insani bir proje."
Bu tartışmalar bir yere evrilir mi, yoksa olduğu yerde sayar mı, Sulukule yıkılır mı, yoksa proje yenilenir mi, roman kültürü yok mu olur, yoksa Sulukuleliler, Sulukule'de yaşamaya mı devam eder, kiracılar mağdur mu olur, yoksa projede öngörüldüğü üzere Sulukule'nin ekonomisi mi gelişir bilmiyoruz. Tek bildiğimiz ise "esmer vatandaşların" Sulukule'deki 600 yıllık geçmişlerine sahip çıkmaya çalıştıkları, ait oldukları yerde; Sulukule'de yaşamak istedikleri... Tarihleri, ancak böyle Kara Surları'nın tarihine ortak olabilir; surların ruhu ancak böyle tamamlanır ve surları ancak onlar anlamlı kılabilir çünkü...
"Sulukule'ye Sahip Çık" klibini izlemek için tıklayınız.
Sulukule Platformu'nun etkinliklerini takip etmek için tıklayınız.
Fotoğraf: Matthieu Chazal