"Tasarımı Hangi Koşullarda Ürettiğiniz Çok Önemli"

28 Temmuz 2025

Ofisin tasarım yaklaşımını nasıl tanımlarsınız? Ortaklar olarak kişisel mimarlık yaklaşımlarınız arasında ne gibi farklılıklar var?

İİ: Mimari ortaklıklarda herkesin farklı bir duruşu olabiliyor; bunu ortak bir potada eritmek gerekiyor. Ama biz zamanla beraber evrildiğimiz için öyle bir ayrışma çok söz konusu olmadı. Belki o görgüyü, bilgiyi, tecrübeyi beraber edindiğimiz için genelde biz aynı dili konuşuyoruz. Bir zıtlaşma ya da birbirimize bir şeyleri kabul ettirmeye çalıştığımızı hiç hatırlamıyorum. 

CGİ: Ben hep şöyle diyorum; İlker benim en iyi çalışma arkadaşım. Biz hem evliliği hem ortaklığı birlikte götürüyoruz ama bunlar zaman içerisinde birbirinden çok ayrılmış. Evlilik, ev ortaklığı, çocuk ortaklığı bambaşka; iş ortaklığı bambaşka ve çok profesyonel. İlker’in de dediği gibi vizyonumuz, gözümüz, hayallerimiz çok aynı doğrultuda. 

Tabii, yaşlar çok yakın, aynı yerde büyümek, yani aynı kültürü almak da birbirinize daha da yaklaştırıyor sanırım…

İİ: Tabii, birebir aynı neredeyse. Aile yapısı aynı, Ankara’da büyümüşüz, çok benzer Anadolu Liseleri’nde okumuşuz. Daha önce denk gelmememiz ilginç aslında. 

CGİ: Hatta ailelerimizin bile ortak tanıdıkları var. Dediğiniz çok doğru; aynı kültürden aynı şehirden gelmenin etkisi çoktur. 

Peki neler önemlidir sizin için mimarlıkta?

CGİ: Çalıştığımız projede, yerine, ortamın frekansına, yapının durumuna, tasarladığımız şeye her zaman bir döner bakarız; yaptığımız şeyde içimizi rahatsız eden bir durum var mı? Yani, “yaptık bitti, güzel oldu” demiyoruz. Çok iyi cepheli bir binanın içerisindeki bir mekânın iyi olmaması durumu dahi bizim içimizde bir sıkıntı oluşturuyorsa sorun var demektir. Biz bunları minimuma indirmeye çalışıyoruz. Benim açımdan bu çok önemli. Çünkü projeyi sadece İğdeli Mimarlık olarak biz yapmıyoruz. Bunun içerisinde kurumlar var, özel şirketler var, mühendislikler var, işveren tarafında maliyetleri var, her zaman istediğiniz bütçeyi sağlayamıyorsunuz, istediğiniz malzemeleri kullanamıyorsunuz… O yüzden bu bizim yaklaşımımızdan çok iletişim kurduğumuz, işin içerisinde olan herkesle orta noktayı maksimumda nasıl bulabildiğimizle çok alakalı. Biz tabii ki bütün tasarım kriterlerimizi yansıtırız ama o malzeme kullanılmaz. Biz bir emsal kullanmak isteriz ama denir ki “o arazi çok değerli, emsali bu olmalı” düşündüğümüzden çok daha farklı bir şey çıkar. Yani her zaman tasarım kriterlerinizi tamamen yansıtamıyorsunuz. Orta noktayı bulmak çok çok önemli. Ve orta noktayı bulduğunuzda da “bu koşullar, bu şartlar altında, bu ekip çalışmasıyla olabileceğinin en iyisi budur” demek benim için her zaman çok önemli olmuştur. Hiçbir zaman “işveren bunu istiyor, biz de bunu yapacağız” gibi bir yaklaşımımız olmaz. Orta noktayı buluruz. 

Benim için böyle özetleyebiliriz. Aslında sorduğunuz sorunun altında çok derin şeyler var ama günümüzde geldiğimiz noktada, gerçek iş hayatına girildiğinde, o şantiyeler, inşaatlar başladığında, o iletişimler kurulduğunda, durum yarışmalarda başladığınız tasarım kriterlerinden çok farklı bir noktaya geliyor işte o zaman şu önemli oluyor: “Yapabileceğimizin en iyisini yapabildik mi?” 

İİ: Tasarımı hangi koşullarda ürettiğiniz de çok önemli. Mesela yarışmalar çok farklı. Size belli bir şartname veriliyor ama istediğiniz gibi tasarlayabilirsiniz. Şartname doğrultusunda ama gene de özgürsünüz. Ama iş gerçeğe dönüşmeye başlayınca; idareler, insanlar, para, ekonomi, ülke gibi bir sürü farklı parametreler işin içine giriyor. Ceyda’nın dediği gibi “bu koşullarda yapabileceğimiz en iyi ne olabilir.” Ben mesela şunu seviyorum; çok fazla koşula bağlı olsak da “biz bu projede bir espri yakalayabildik mi?” Çok ufak da olsa, detay da olsa, kendimize ait bir fark, deneysel bir şey üretebildik mi? Ya da çok denenmemiş bir şeyi gerçekleştirebildik mi? bu tür esprileri seviyorum. Bunu kimseyle paylaşmama da gerek yok, ben biliyorum ve bundan keyif alıyorum. 

CGİ: Aslında belli bir stilin olmaması her zaman çok daha heyecanlı. Her yeni gelen şeye yeni bir gözle bakmak… “Stilimiz budur, biz bunu yaparız” değil. Bence zaten mimarlığı heyecanlı kılan şey de bu. 

İİ: Biraz eski kuşaklarda; tek mimarın önderlik ettiği, başı çektiği mimarlar vardır. Onların hep belli bir stili vardır. Gördüğünüz zaman, “bu yapı bu adama ait” dediğimiz ve çok beğendiğimiz mimarlar var tabii. Ama ben kendimi öyle nitelendirmiyorum, nitelendirmeyi de şimdilik en azından istemiyorum. Daha deneysel; o yere, o konuya, o probleme göre cevap verebileceğimiz, kendimizi de belki biraz aradığımız bir süreçteyim kendi adıma. 

Hatay-Antakya Merkez 10-3 Ada-Deprem Konutları

 

Hatay-Antakya Merkez 10-1 Ada-Deprem Konutları

Kamu kurumlarıyla da çalışıyorsunuz, birçok proje yaptınız. Özel sektörle çalışmaya kıyasla resmî kurumlarla çalışmanın farklılıkları nedir? 

İİ: Daha kolay ya da zor demek çok basit bir tabir olur. Çok farklı parametreleri var. Devletin yapmaya çalıştığı işler duruma göre değişiyor. Mesela şu an ağırlık deprem bölgesine verilmiş durumda. Daha önce farklı şeyler çalışılırken şu an daha çok oraları ayağa kaldırmak üzerine bir süreç var. Orada da hız önemli oluyor mesela. Duruma göre çok farklılıklar oluyor. İhtiyaca göre konu değişiyor. Özel bir iş yaptığınızda işi, o projeyi satmaya ve para kazanmaya yönelik yapıyorsunuz. Ama mesela sosyal konut, toplu konut yaptığınızda kazanç odaklı olmayabiliyor. 

Bunun dışında özel sektörde biraz daha hızlı geri dönüşler alabiliyorsunuz. Daha hızlı yol kat edilmesi gerektiği için çalışmanın sistematiği ve hızı değişebiliyor. Aslında duruma göre hepsi değişiyor.

CGİ: Kurumlar arasında bile çok büyük farklar var. İlk TOKİ yarışmasıyla başladığımız için daha çok ondan bahsediyoruz ama başka kurumlarla da çalışıyoruz. Hatta TOKİ ile yıllardır bir iş de yapmadık. Deprem bölgesinde yaptığımız işler Emlak Konut’un işleri. Bu iki kurum bile birbirinden çok farklı. 

Projelerinizden bahsedelim. Öncelikle Hatay’da birkaç farklı noktada devam eden projelerinizi konuşalım…

İİ: Şu an 4 ayrı adada inşaatları devam ediyor. Hatay’ın yeniden inşasıyla ilgili büyük bir çalışmanın bir parçası. Biz ruhsat ve uygulama projelerini yapıyoruz. Çok değerli bir iş; manevi tarafı çok önemli bizim için. 

CGİ: Orada şöyle bir durum var; normalde uygulama projeleri çizilir sonra şantiyeye girilir. Burada iş çok hızlı olması gerektiği için zaten imalat başlamıştı. Durum böyle olunca biz de çok farklı bir sürecin içerisine girdik. Çok daha hızlı, bir yandan imalat devam ediyor, bir yandan koordinasyonu, uygulama koordinasyonu vs. Şu da genelde olmaz kurumlarla çalışırken; şantiye kontrolörlüğünüz yoksa ya da gönüllü olarak oraya gitmiyorsanız pek bir ilişkiniz kalmaz. Projeler teslim edilir, inşaat devam eder. Biz bu süreç içerisinde sürekli şantiye ile görüşme haline girdik. İyi de oldu. Yerinde çözümlerle hep bir işbirliği içerisinde çalıştık. Hızlı bir şekilde de uygulama projeleri devam etti, inşaatı da devam ediyor. Bizim için de değişik bir deneyimdi ve çok hızlıydı. 

Hatay-Antakya Merkez 9-1/2 Ada-Deprem Konutları

Hatay-Antakya Merkez 8 Ada-Deprem Konutları

Kentsel dönüşüm projeleriniz de var. Manisa Şehzadeler, Bağcılar Demirkapı Mahallesi, Gaziosmanpaşa Yenimahalle, Güngören Şişecam Sitesi…

İİ: Güngören’dekilerin hepsi konsept projedir. Gaziosmanpaşa’daki proje biraz önce anlattığım yarışma aracılığıyla bize gelen proje. Aslında TOKİ ile yaptığımız projelerin geneli yarışma aracılığıyla olan projeler. Kentsel dönüşüm projelerimiz daha çok TOKİ’nin projeleri, özel müteahhit projesi ya da parsel bazlı apartman pek yapmadık. 

CGİ: Anaokulu, ilkokul projelerimiz var, onlar da kentsel dönüşümün bir parçası. Bir konut kentsel dönüşümü değil ama bir kentsel dönüşüm projesinin parçası. 

İİ: Fikirtepe’de Emlakkonut’a bir ilkokul ve kreş projesi çalıştık. Ruhsatları alındı, uygulamaları da çizildi, şimdi biraz bekletiliyor. 

Bağcılar’da da yine kentsel dönüşümün bir parçası olan bir projemiz var. Ancak bizim sıfırdan tasarladığımız bir proje değil. İnşaatı bir şekilde yarım kalmış bir projeydi. Gabarisi yüksek ya da yoğunluğu fazla diyebileceğimiz bir projeydi. Biz sonradan dahil olduk. Kaba inşaatta durdurulmuş bir projeydi. Onun çizimlerini üstlenip, var olanın üstünden iyileştirme çalıştığımız, uygulama projesine çevirip inşaatını sağlıklı bir şekilde bitirir hale getirdiğimiz bir projeydi. 

Manisa Şehzadeler Kentsel Dönüşüm Projesi

Güngören Şişecam Sitesi Kentsel Dönüşüm Projesi


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :