Şu anda Sekiz Artı'nın gündeminde hangi projeler var?
DÇ: Uygulaması biten birkaç projemiz oldu. Küçükçekmece Belediyesi için hazırladığımız sokak yayalaştırma projesi tamamlandı.
Küçükçekmece meydan düzenlemesi
Küçükçekmece'deki bu proje, arkeolojik alanı kapsayan projeniz mi?
DÇ: Hayır, o bir meydan düzenleme projesiydi. Hatta 2011 yılında bu projemizle Raci Bademli İyi Uygulamalar Teşvik Ödülü'ne değer görülmüştük. Onun ardından bir sokak yayalaştırma projesi yaptık. Küçükçekmece'nin, İstiklal Caddesi gibi bir caddesi var. Ticari anlamda oldukça aktif bir yer. Orada daha önceden yapılan yayalaştırmayı yeniden projelendirerek belediyeye sunduk. Uygulama sırasında proje biraz deforme oldu ama yüzde 60-70 oranında uygulandı.
Küçükçekmece, Hürriyet Caddesi
Urfa'daki Samsat Meydanı projemizde ihale aşamasına gelindi. Proje alanında, Roma Dönemi'nden kalma Jüstinyen su kemeri ile Osmanlı Dönemi'nde yapılmış bir yaya geçiş köprüsü bulunuyor. Biz de tüm bunları içine alan bir proje hazırladık. Toplamda 3-4 kez Koruma Kurulu'na sunuldu. Bir dahaki sefere geçeceğini ümit ediyoruz. Tabi bu süreçte proje biraz hırpalandı. Bir yandan idare ekonomik olarak altından kalkabileceği bir proje talep ederken, diğer yandan Kurul bazı noktalara itiraz etti. İlk tasarımdaki birkaç unsuru projeden çıkartmak zorunda kaldık. Yine de yüzde 70'ler mertebesinde projeye sadık kalındı.
Samsat Meydanı
"Farklı aktörlerin sürece katılmadığı projeler hayata geçemiyor"
3 Ada 1 Ada atölyesi kapsamında yine Küçükçekmece için geliştirdiğiniz projeden de kısaca bahsedebilir misiniz?
DÇ: 3 Ada 1 Ada, A. Faruk Göksu'nun örgütlediği bir çalışmaydı. Davetli ofisler, bu mantıktan hareketle, mevcutta oluşmuş yapı adalarını birleştirerek yeni bir kentsel doku yaratmanın yollarını araştırdılar. Hem yoğunlaşıp hem kentsel mekan kalitesini nasıl artırırız gibi bir yaklaşım benimsendi. Tabi bu sadece kentsel ve mimari tasarım odaklı bir yaklaşım. Bunun yanı sıra sosyolojik, ekonomik daha birçok boyut var. O nedenle de bu tür projeler bir yere kadar inandırıcı. Atölye toplantılarında da hep şunu söyledim; farklı disiplinlerin, farklı aktörlerin sürece katılmadığı durumlarda projeler hayata geçemiyor. Bunların sadece tasarımla çözülecek konular olmadığı ortaya çıkacak.
Küçükçekmece Kanarya mahallesi için geliştirdiğimiz projede, 5 adet yoğunlaşma stratejisi belirlemiştik: Avlu Çökertme, Kule Kaydırma, Yaya Promenadı, Rüzgar Koridoru, Blok Bağlama.
İlkinde, yapının örgütlendiği kotu aşağıya çekerek çökük avlular yaratmayı öngördük. Bu strateji, yapı adalarının mevcut yol sisteminin altından da birbirlerine bağlanabilmelerini sağlıyordu. Böylece, güneşi de düşünerek yoğunlaşmayı aşağı doğru almış olduk.
Kütle kaydırma stratejisinde ise, yüksek yapılaşmanın olduğu noktalarda yüksek kütlelerin birbirlerini kesmemesini amaçladık. Kütle organizasyonunu rüzgar koridorları oluşturacak şekilde yapmak gibi bir stratejimiz de vardı. Tüm bu stratejileri kendimiz oluşturduk yani atölye içeriğiyle birlikte hazır gelmedi.
Alanı daha verimli kullanmak için geliştirdiğiniz çözümler…
DÇ: Evet, daha insancıl bir kentsel mekanın nasıl yaratılabileceğini hayal ettik. Tabi bunun da belli limitleri var, yani her yoğunluğa düzgün bir mekan üretmek kolay değil. Şansımıza da en yüksek yoğunluklu alanlardan bir tanesi bize denk geldi. Bayağı zorlanmıştık o dönem. Daha sonra ada ölçeğinden mahalle ölçeğine geçildi. Bir sonraki etapta kentsel şemalar üretilecek. Yani böyle sistematik bir kurgu söz konusu...
Ama bunların uygulamaya dönüştürülmesi pek kolay değil diyorsunuz…
SE: Bunu bir süreç olarak düşünmekte fayda var. Zaten planlamanın ve kentsel tasarımın büyük bir kısmı da süreç tasarımı. Nihai bir üründen ziyade, insanlardan fikir almak ve onların değiştirme kapasitelerini tartmak gibi bir süreçten bahsedebiliriz.
Başka alternatiflerin de olduğunu görmelerini sağlamak bir anlamda…
SE: Tabi, halkın (mülk sahiplerinin, kentlilerin, riskli alanlarda oturanların…) kafasındaki tek şema imar/emsal planı olduğu için, bu atölye çalışmaları, farklı mekansal şemalar canlandırmalarına dair egzersizler oluyor. Bir nebze de olsa kafalardaki şablonları değiştiriyor.