"Kanal İstanbul" projesi ile ilgili tartışmalar giderek büyüyor. Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Özesmi, projenin İstanbul'un su kaynaklarını bitireceğine, deniz kimyasını bozarak canlıların yok olmasına yol açacağına ve tarım-orman arazilerini olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çarşamba günü (27 Nisan) açıkladığı "Kanal İstanbul" projesiyle ilgili tartışmalar sürüyor. Kanalın yaratacağı olası çevre felaketleri ise şimdilik gündemde yeteri kadar yer bulamadı.
rojenin yaratacağı olası çevre felaketlerini bianet'e anlatan Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar Özesmi, projenin hayata geçmesi durumunda deniz canlılarının, su havzalarının, verimli tarım alanlarının ve ormanların ciddi şekilde olumsuz etkileneceğini söylüyor.
"Proje çevre felaketi yaratacak"
İstanbul'un susuz kalacağını ve balık popülasyonunda ciddi düşüş olacağını, ayrıca Trakya'ya ait endemik bitki türlerinin yok olabileceğini iddia eden Özesmi, sözlerine şöyle devam ediyor:
* Biz projeyi sunulan biçimiyle değerlendirdik. Ancak bütün detayları ortaya çıkmadan kesin veriler söylemek mümkün değil.
* Halkın bilgiye erişim hakkını gözeterek ve Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) yapılarak bütün araştırmalar yapıldıktan sonra ortaya çıkan tabloya göre Greenpeace de bu projeyi değerlendirecek.
* Ancak verilen şu an ki bilgiler gösteriyor ki, böyle bir değerlendirmeye dahi gerek yok. Çünkü bu proje tam anlamıyla çevre felaketi yaratacak özelliklere sahip.
"Denizden ormanlara, bitkilerden tarım arazilerine..."
* Bu koca koca denizlerin kimyasının, tuzluluk oranlarının değişmesinden tutun İstanbul'a su sağlayan su havzalarının ortasından kanal geçirilerek bütün su rejiminin hidrolojisinin bozulmasına kadar, orada yaşayan Trakya'nın son ormanlarına ve sadece bu bölgede bulunan bitki örtülerinin ortadan kalkmasına yol açacak. Aynı zamanda Trakya'da son derece azalan verimli tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması anlamına gelir.
* Dolayısıyla bu projenin ÇED'nin yapılmasına dahi gerek yoktur; her şey son derece açık ve net çünkü. Böylesine bir çevresel felaketi görmek için ÇED'e ihtiyaç yok.
"İstanbul'u susuz bırakacak bir proje"
* Devlet yetkililerinin olaya bu açıdan bakmadığını hem üçüncü köprüden, hem otoyol projelerinden hem de nükleer santral projesinden görüyoruz. Hatta yönetmelikte yapılan bir değişiklikle bunları çevresel etki değerlendirmesinden muaf bırakma konusunda da yapılan bir takım düzenlemeler var.
* İstanbul'un şu an zaten bir su sorunu var. Melen'den koca borularla İstanbul'a su getiriyoruz ve Melen Çayı'nın suyunu çalmış oluyoruz. Aynı şeyi Trakya'da yapıyoruz. İstanbul'un ekolojik ayak izine baktığımız zaman bütün ülke kaynaklarını bir şekilde sömürerek oraları fakirleştiriyor. Dolayısıyla böyle bir kanal da bunun devamı. Bu İstanbul'u susuz bırakacak bir projedir. İstanbul'a ikinci bir boğaz yapılmıyor, İstanbul'un elinden suyu alınıyor.
* Yapılması planlanan kanalın deniz kimyasındaki değişimlere neden olacağı, denizlerdeki tuzluluk oranlarının değişmesine neden olacağını söyleniyor. Milyonlarca yıldır buraya uyum sağlamış balık popülasyonlarının çok ciddi şekilde etkilenmesi, bunun sonucuna balık popülasyonlarında ciddi düşüşler yaşanmasına neden olabilir. Bu da yine bu projenin ekonomik açıdan kayıp olacağının göstergelerinden birisidir.
Haber: Ekin KARACA, bianet.org, 30.04.2011