Gizem Unek: Bir atölye ortamındayız

11 Ocak 2008

 

Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

 

Yıldız Teknik Üniversitesi mezunuyum, 2000 yılından bu yana Tekeli-Sisa Mimarlık Bürosu'nda çalışıyorum. Başka iş deneyimim olmadı, ama arkadaşlarımdan ve yayınlardan edindiğim kadarıyla başka ofisler hakkında bilgim var. Burası eski, köklü bir büro ve diğerlerinden farklı bir işleyişe sahip. Gözlemlediğim kadarıyla, başkalarından daha şanslı olduğumuz pek çok yön var. Örneğin Tekeli-Sisa, çok tecrübeli bir ekibe sahip ve bu nedenle

başka bürolar için uzun zaman alan aşamalara kolaylıkla gelebiliyoruz, dolayısıyla geç saatlere kadar çalışmamız çoğunlukla gerekmiyor.

 

Teorinin ağır bastığı bir dünyadan, pratik gerçeklere geçiş yaptınız. Kendinizi nasıl hissettiniz? Tekeli – Sisa'yı da bir okul olarak düşünmek mümkün mü?

 

Uygulanmak üzere bir şeyler tasarlamak büyük sorumluluk gerektiriyor. Tekeli-Sisa, projenin en küçük detayına kadar düşünüldüğü bir büro. Burada tasarlanan avan projeler bile başka yerlerde karşınıza çıkabilecek uygulama projelerine eşdeğer olabiliyor. Okulda aldığımız eğitimde, projenin her ölçeğini öğrenmiş olmamıza rağmen önemli olan fikirdi ve tasarlanan şeylerin çözümsüz tarafları olabiliyordu. Burada öğrendiğim en önemli yaklaşım uygulanabilecek, fonksiyonel ve çalışan binalar tasarlamak. Bu açıdan buranın çok eğitici bir yer olduğunu düşünüyorum.

 

Doğan Bey de söyledi, Tekeli-Sisa, çalışanlarıyla çok uzun soluklu bağlar kuruyor. Bu, çalışma ortamını, ekip içi iletişimi nasıl etkiliyor?

 

Bu, insanların birbirlerini çok iyi tanımalarını da beraberinde getiriyor. Burada, çok da hiyerarşik bir yapı yok. Bir atölye ortamındayız, birbirimizi iyi tanıdığımız için kolay anlıyoruz. Uzun süre birlikte çalışınca, herkesin farklı karakteri ve zevki olsa da, ortak bir beğeni yakalamak kolay oluyor.

 

Tekeli-Sisa, mimarlık yaklaşımınızı nasıl etkiledi?

 

Çeşitli mimarlık bürolarına bakınca, çalışanların ağır piyasa şartlarından ezildiğini ve mimarlığın eğlenceli tarafından uzaklaştıklarını görüyorum. Tekeli-Sisa'nın en önemli farkı mimarlığın kendisine ayrılacak zaman kalabilmesi. Burada ciddi bir yayın arşivimiz var ve mimarlık dünyasını çok yakından takip ediyoruz. Sürekli düşünsel bir mimarlık ortamı içerisindeyiz. Bu sadece mimarlıkla da sınırlı kalmıyor, sanatsal ve kültürel diğer alanları da kaplıyor. Bu anlamda şanslı olduğumuzu söyleyebilirim.

 

Kendinize nasıl bir gelecek düşlüyorsunuz? Büro bu geleceğin neresinde duruyor?

 

Çevreme baktığım zaman, insanların bazı şeyleri çok hızlı tükettiğini görüyorum. Aslında insanların burada çok uzun süreli kalmalarının sebebi, başka yerlerde bulamadıkları ortamı burada bulmaları. Dışarıda öyle bir piyasa var ki, sürekli bir sirkülasyon söz konusu.Doğan Bey'le çalışmak insana her açıdan bir şeyler katar. Hem nezaketiyle hem de tecrübesiyle, insanın beraber çalışmaktan çok büyük zevk alacağı bir kişidir.Şu an Nedim Bey ile bir proje üzerinde çalışıyoruz. Kendisi çok zevkli, hoş fikirleri olan biridir ve bir şeyler tasarlamak eğlencelidir. Başka bürolarda çok farklı ortamlarla karşılaşabiliyor insanlar.Burada yıllardır çok büyük projelerde çalışma imkanı buldum. Büyük projelerde çalışmanın insana en büyük katkısı, çok boyutlu düşünmeye zorlaması. Dolayısıyla oldukça tecrübeliyim ve edindiğim tecrübeyi kendi işimi yaparak kullanmayı amaçlıyorum.

 


Kısaca Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı
Tekeli-Sisa Mimarlık Ortaklığı'ndan
PROJELER
ÖDÜLLER
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :