Yağmurlu Cuma Gününden Arta Kalanlar

mimarizm.com / Amber EROYAN / 03 Ekim 2011

İDW'nin kaçınılmaz kaderi haline gelen yağmurlu hava, bu sene Cuma gününü gözüne kestimişti. Çadırları etkisi altına alan soğuk havaya rağmen konferansları izlemeye gelen dinleyicileri Studio Juju, Tomoko Azumi ve Melkan Gürsel Tabanlıoğlu sunumları kucakladı.



Timo Wong
, Studio Juju'nun projeleri ile iş yapma biçimine odaklandığı konuşmasında, tasarım dünyasında başarılı olmaya ilişkin şu ipuçlarını verdi:

- Dünyanın geri kalanına erişilebilir olmak
- İçeride neler yapılabileceğine bakmak
- Şansa inanmak
- Birlikte çalışmak: Arkadaşlarla fikir alışverişinde bulunmak, yorumlara/görüşlere açık olmak.


Gelenkeseli unutmadan gelecek neslin farkında olmak

Monna Studio'nun davetlisi olarak İstanbul'a gelen Tomoko Azumi ise, gündelik yaşam için tasarladığı mekâna özgü, taşınabilir ve hafif objelerinden bahsetti. Japonya'daki mimarlık eğitimini yarıda bırakarak Londra'ya göç eden ve endüstriyel tasarım alanında uzmanlaşan Azumi, kalıcı tasarımlara imza atmayı hedeflediğini vurgularken, gelenekseli referans alan ama gelecek neslin de farkında olan işlerinden örnekler sundu.

İtalya'nın geleneksel ahşap mobilya üretim merkezi Udine'deki imalatçıların tek tek kepenk kapatırken, küresel rekabet ortamında farklı bir şeyler yaratmak amacıyla kendisini kente davet eden İtalyan mobilya firması için ürettiği Rocking Chair'in hikayesini dinleyicilerle paylaştı.


Üstte: Rocking Chair

Geleneksele olan bağını Japon ve İngiliz kültürünü harmanlayarak ortaya koyan Azumi'nin dikkat çeken diğer bir çalışması ise, Tokyo'daki son deprem ve tsunami felaketinin ardından yardım toplamak amacıyla tasarladığı kuş yuvası formlu kumbaraydı. Viktoryen İngiliz evi formuna sahip yuvayı, Japon kağıt katlama sanatından yola çıkarak oluşturan Tomoko Azumi'nin hayırseverlere bir de sürprizi var: Yuvanın dışına kondurulan kuş, kağıt banknot atıldığı takdirde, teşekkür babında güzel bir makara çekiyor.


Azumi'nin depremzedeler yararına tasarladığı kuş yuvası formlu kumbara


"Şehirlerin hakkını vermek gerekiyor"

Yağmurlu Cuma akşamının son konuğu Melkan Gürsel Tabanlıoğlu (MGT) oldu. İDW'ye başlangıcından itibaren katkı koyduklarını hatırlatan MGT, şehirlerde yaşanan dönüşüm sürecine odaklandığı konuşmasında, Tabanlıoğlu Mimarlık olarak İstanbul içerisinde hayata geçirdikleri dönüşüm projelerini aktardı.

"Sürdürülebilirliğin bir boyutu da mevcut yapıları farklı biçimlerde kullanmamız. İstanbul'da, yurt dışında olduğu gibi insanların bir araya gelebilecekleri bir 'plaza'ları yok" diyen MGT, 2005 yılında gerçekleştirdikleri İstanbul Modern projesi ile, kentlilerin yeni bir müzenin yanı sıra bir meydana da kavuştuğuna dikkat çekti. Sergi ve etkinlik alanına çevirdikleri Hasköy İplik Fabrikası'nın geçtiğimiz  haftalarda iki önemli sergiye evsahipliği yaptığını ifade eden MGT, daha sonra ofislerinin de yer aldığı Beyoğlu bölgesindeki dönüşüm sürecinden bahsetti. "15 yıldır Beyoğlu'ndayız. İlk geldiğimizde yanımızda pavyon vardı. Şu anda ise çok çeşitli bir dokuya kavuştu" diyen MGT sözlerini şöyle sürdürdü: "Şehirlerin hakkını vermek gerekiyor. Bu tür kendiliğinden gelişen dönüşümleri doğru buluyorum. Tarlabaşı'nda yaşananlar ise daha eklektik bir yaklaşıma işaret ediyor."

Beyoğlu'ndaki dönüşümler çerçevesinde AKM için geliştirdikleri yenileme projesini de sıralayan MGT, Taksim'in bu kadar konuşulduğu bir dönemde, İstanbulluların hafızasında önemli bir yere sahip bu simge yapının tekrar kullanıma açılmasının gündeme gelmesini umduklarını vurguladı.

Melkan Gürsel Tabalıoğlu; Kanyon, Levent Loft, Loft Gardens, Sapphire, Zorlu Center'dan oluşan Levent bölgesi projelerinin ardından son dönemde hayata geçirdikleri ödüllü yurt dışı projeleri Trablus Kongre Merkezi, Sipopo Kongre Merkezi ile Asmaçatı AVM ve Buşuma Noktası hakkında bilgi verdi.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :