Tasarım ekibinde Mimar Mert Eyiler ve İnşaat Mühendisi Hüdai Kaya'nın yer aldığı K-Aygıt projesi Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması'nda satın alma ödülüne değer görüldü.
K-Aygıt, İstanbul’un en erişilebilir merkezlerinden biri olup, Fahrettin Kerim Gökay ile Kurbağalıdere Caddeleri arasında ulaşım ağlarının kesişimi olarak, yoğunluğu da muhafaza edilerek / kentsel akışlara uyum sağlayan, hareketi ve kamusal kullanımı öne çıkaran bir anlayışla tasarlanmıştır. Yapı, metropolün dinamizmini ve kesintisiz bir hareket akışı oluşturan formu ile çalışma alanında Kuzey ve Güney uçları arasında en uzun hat boyunca zemin kotta kesintisiz yaya hareketi kurmak için büzüşerek, bu hat boyunca olabildiğince boşaltılarak uzanır/şekillenir. Her şey’in kesiştiği yer’in dinamiklerinde durmak yerine harekete devam etmeyi vurgular ve hareketi çoğaltan bir kaçış çizgisi olma görevini üstlenir. Ortada durmayı göze alan, bundan çekinmeyen, -dümdüz, son derece brutal ve - etrafını saran eylemlilik ile sarılmışlığı ile - bir o kadar akışkan bir Superblock.

X'e dönüşmüş yerleşim çizgisi içinde minimum yer kaplayarak ve hareketin arketiplerini kullanarak, çevresindeki dört farklı gündelik ritmi içine alır ve yeniden dağıtır. Merkeze giden ilk kavşakta, viyadüğün altındaki yoğun yaya hareketliliği ile başlayan akış, viyadüğe doğru uzanan stoanın altındaki saçakla bir araya gelir ve bu hareketliliği şekillendirir. Kent içi yolcularının yoğun olduğu yakada, bu akış sürerken, anıtsal ağaç etrafında biçimlenen tören alanının sakinliğiyle bir denge kurar. Taşıt yoğunluğunun en yüksek olduğu ana kavşak, yapının ana aksını belirlerken, Kadıköy Evlendirme Dairesi'ne yönelen dördüncü kavşak, idari girişler ve belediye çalışanlarına hizmet eden kreş ve spor alanlarıyla birlikte binanın altyapısını oluşturur. Kentlilerin hızlı şekilde erişebileceği hizmet birimlerinin sıralandığı zemin kot (yer-1), aynı zamanda yapı’nın kendisinin büyük bir saçak’a dönüştüğü yarı açık bir geçiş alanı. Teras çatı erişimi, ana giriş ve başkanlık girişleri bu akış üzerinde aralıklı olarak konumlanır. Yoğun yaya hareketinin (metrobüs çıkışı, marmaray+yüksekhızlı tren çıkışı) sönümleneceği güneybatı ucunda tüm yaya hareketini boşluktan toplayıp yapı içine ya da yapı içinden boşluğa akıtan Stoa da bu kotun ana aktörü olarak batı boşluğunda kendine yer bulur. Sert/Katı/Rijit bir omurga olarak karmaşık yaya trafiğini sırtlanır. Stoa, Belediye Meclisi olmayan bir belediye hizmet binasında, sokakla var olan bir ‘“yeşil meclis’” fikrine omurga oluşturur. Afet veya kriz anlarında gündelik bir merkeze dönüşür. Yapının merkezinde bulunan şeffaf ana giriş birimi (hub), kentin hareket akışına uyum sağlayarak ziyaretçileri içeri davet eden bir pasaj oluşturur. Bu aralıklar/boşluklar/geçiş yolları boyunca gelişecek katılımcılı süreçleri (akşam pazarı, antikacılar/sahaf festivalleri gibi etkinlikler) destekler.


Zemin üstü kotlar, lineer bir dolaşım aksı boyunca, yatay örgütlenmeyi teşvik edecek şekilde uzun, esnek ve dönüştürülebilir hacimleri içerir. GaleriBoşlukları/ŞeffafBölücüler/Doğramalar, kendi içi olan bir akış yaratır. Kuşaklar arası sosyal sürekliliği destekleyen, çalışma ortamında iletişimi ve etkileşimi güçlendiren bir mekânsal esneklik sağlar.

Son kat(yer-2), Terminal’den platforma çıkan yolcular tarafından ilk algılanan yaşam formu. Yapının son katı olmasına karşın yolcular için ilk karşıla(-ş)madır. KadıköyBelediyesiHizmetBinası bileşenleri dinamik bir sahneleme içinde görülür. Dar uzun bir ‘sema’ ile yeni bir ‘yer’ tarif eder. Yer-1’’i tekrar ederek Yer Olma’nin gücünü artırır. Kurbağalıdere Caddesi yüzüne bakan uçta bir yemekhane, ortada konferans salonu ile çok amaçlı salon ve viyadüğe bakan uçta başkanlık ‘makamı’ bu kotta yer alır. Yapının dinamik ve/uzun formu sayesinde, belediye binasının iç mekânları özellikle bu kotta Kamu’ya/Musterek’e açık bir sahne gibi görünür hâle gelir. Topluluk’u yönetsel organizasyon ile eş tutar, / makam’ı paylaşır, yeniden yaratır. Altyapı (infrastructure) ve Üstyapı (superstructure) ya da Yöneticileri ve Topluluğu bir bütün olarak kurar. Sürdürülebilirlik kavramını çevresel kaynaklar dışında da tartışmaya açmak ister.

Yapının estetik dili, strüktürel ve endüstriyel ifadeleri öne çıkaran bir anlayış üzerine kuruludur. Kalıplar sökülüp/Doğramalar takılacak kadar KabaSaba’dır. MekanikSistemler, Kanallar / Borular ve YapıElemanlarının (strüktürün) açıkta bırakılması, kentin altyapısına dair doğrudan bir anlatım oluşturur. Betonarmenin ve şeffaf yüzeylerin tüm çıplaklığıyla sergilenişi, belediyenin kentsel hizmetlerdeki rolünü (şeffaflık / hesap verebilirlik) vurgularken, büyük ölçekli borular ve mekanik aksamlar altyapıyı mimari bir bileşene dönüştürür. Kamusal alanların üretimi ve belediye hizmetlerinin işleyişi açıkça gözlemlenebilir hâle getirilerek, yapı sadece idari bir merkez olmaktan çıkar ve kentsel hareketin, işbirliğini geliştiren + yaşayan bir parçası hâline gelir. Bu bağlamda, Kadıköy Belediye Hizmet Binası, yalnızca idari bir yapı olmanın ötesinde, kentsel hareketi içine alan ve kamusal yaşamı destekleyen açık ve erişilebilir bir mekânsal organizasyon önerisidir. Kamusal mekanların nasıl üretildiğini, hizmetlerin nasıl işlendiğini açıkça gösteren bu yapısal ifade, altyapının mimari bir bileşen olarak okunmasını sağlar. Böylelikle altyapıyı mimari bir anlatıya dönüştüren bu yapı, kentin işleyişini görünür -ve aktif- kılan, dinamik bir arayüz olarak, kentin yaşayan bir bileşeni hâline gelir.