Türkiye'nin lider düzcam üreticisi Trakya Cam tarafından, Unicera Seramik Banyo Mutfak Fuarı kapsamında düzenlenen "Tasarım Konuşur 01 / Şeffaf Çözümler" etkinliği 25 Şubat 2015 Çarşamba günü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Marmara Salonu'nda gerçekleşti.
Trakya Cam tarafından, mimarlar, tasarımcılar, yapı profesyonelleri ve öğrencilere yönelik olarak, Unicera İstanbul programında her sene yer alması planlanan "Tasarım Konuşur" etkinliklerinin ilki, "Şeffaf Çözümler" başlığı ile düzenlendi.
Özyeğin Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alpay Er, studio/nakışçı kurucu ortağı Tamer Nakışçı ve Koz Suzani Design kurucu ortağı Defne Koz'un konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte katılımcılar, tasarım eyleminin tarihsel sürecinden, camın tasarım dünyasındaki farklı kullanımlarına kadar geniş kapsamlı bir sohbeti izleme fırsatı buldular.
"Bizden ne beklediğinizi öğrenmeye çok hevesliyiz"
Etkinliğin açılışını yapan Trakya Cam Pazarlama Grup Müdürü Ebru Şapoğlu, "Tasarım, insan duyularına hitap eden, farklı malzeme ve çözümleri buluşturan bir konu. Fiziksel olarak varolan cam, şeffaflığından ötürü yokmuş gibi kullanabileceğiniz bir malzeme. Ve aslında hayatımızın her yerinde. Trakya Cam olarak, sektörel gelişmelere göre şekillendirdiğimiz camlarımızı tasarım dünyası ile paylaşmaya önem veriyoruz. Bizden ne beklediğinizi öğrenmeye çok hevesliyiz." şeklinde konuştu.
"Uzun vadeli inovasyon stratejisi kültür bazlı olmalı"
Etkinlikte "Tasarıma Ayna Tutmak" başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Alpay Er, "Tasarım, ürün geliştirmeye karar vermemiz ile ilgili bir konu. Farklılaşmak önemli. Bunu yaparken de katma değeri artırmalısınız." sözleri ile başladığı konuşmasını, tasarımı öne çıkaran dinamikler ile sürdürdü.
İnovasyon kavramından önce markalaşmanın ön planda olduğunu, bunu sağlamak için de özgün bir ürünün olması gerektiğini vurgulayan Er, daha sonra tasarım / endüstriyel tasarım farkına değindi. Kültür ve sanat ile ilişkilendirilen tasarımın yanında, sanayi ve üretim ile sıkı ilişki içinde olan endüstriyel tasarımın "karşılıklı çıkarların uzlaştırılması" olduğunu belirtti. Normal şartlarda hiçbir sanayicinin ürününü değiştirmek istemeyeceğine dikkat çeken Er, rekabet ortamının zoru bozduğunu ve endüstriyel tasarım yolu ile ürünlere değer kazanadırıldığını ekledi.
Konuşmasında inovasyonun farklı boyutlarına değinen Alpay Er, cam sektörü için nasıl bir inovasyon stratejisi izlenmesi gerektiğine ilişkin şunları söyledi: "Uzun vadeli inovasyon stratejileri ürün değil, kültür bazlı olmalı. Kültürü pazarlamadan tek başına ürün satmaz. İtalyanlar da bize önce kahve kültürlerini benimsettiler, ardından ürünler gelmeye başladı. Kültür bazlı inovasyon daha deneyime bağlı bir firma kültürünü gerektiriyor."
"Tasarım, bilinçlilik halini yeniden oluşturuyor"
Sunum başlığını "Tasarlanmamış" olarak belirleyen Tamer Nakışçı ise, farklı markalar için geliştirdiği ürünler üzerinden tasarım yaklaşımını ve profesyonel deneyimlerini aktardı.
"Etrafımızı saran her şeyin tasarlanmış olduğu hissi beni düşündürüyor. Günde ortalama 300-350 objeye dokunuyoruz ve bu, gün içinde nasıl yaşadığımızı birebir etkiliyor" diyen Nakışçı, son 100 yıl içinde yaşam tarzımızın çok değiştiğine dikkat çekti.
Kalebodur için tasarladığı Cube & Dot karo serisinde kullanıcılara hikayenin içine girme fırsatı verdiklerini ve ortaya bambaşka hikayelerin çıktığını ifade eden Tamer Nakışçı, "Aslında gün içinde etrafımızdaki birçok şeyi fark etmiyoruz. Farkına varmadan kendimizi bir tünelin içinde buluyoruz. Tasarımın bu farkındalığı kurduğunu, mekan ve insan arasında farklı bir etkileşim yarattığını; bilinçlilik halini yeniden oluşturduğunu düşünüyorum" dedi.
Nakışçı, sunumunun devamında seramik tabak takımı, keçe şapka tasarımları, Glass is Tomorrow atölyesinde ürettiği cam objeler ve Future is blank firması için gerçekleştirdiği projeden bahsetti.
Günümüz tasarımında öne çıkan modülarite ve kişiselleştirmenin daha doğal ve insan özüne yakın konular olduğuna dikkat çeken Tamer Nakışçı, "bitmiş birşey sunmak yerine insanlara biraz daha alan açabiliriz" dedi.
"Bir büyücü gibi kullanıcıyı farklı bir boyuta taşımalıyız"
"Camın Binbir Yüzü"? başlıklı sunumuyla etkinliğe katılan Defne Koz da duyular, hisler, ruh ve malzeme odaklı bir konuşma gerçekleştirdi.
"Tasarım ne bilim ne de sanattır. Tasarımcının işi duyulara hitap etmek ve insanların hissiyatına kulak vermektir" diyen Koz, projelerinde, görüntüden çok yaratmak istediği hissi tasarladığını belirtti. Ruh ve materyalin (malzemenin) üst üste binen iki kavram olduğunu ifade eden Defne Koz, "Materyalin ruhunu tasarlayabileceğimizi düşünüyorum" dedi.
Ünlü modernist mimar Mies van der Rohe'nin "Mimarlıkta cam asla nötr bir malzeme olmamıştır" sözüne atıfta bulunan Koz, camı ayrıca şu kavram ve sıfatlar ile ilişkilendirdi: Yansıma, doku, kırılma, geçişli, ışık geçirgen, yarı saydam, derin, kırılma.
Sunumunun son bölümünü cama ayıran ve bu alanda ürettiği tasarımlardan örnekler sunan Defne Koz, "Cam çok zengin ve gizmeli bir materyal. Tasarımcılara düşen de bu derinliği ortaya çıkarmak" dedi.
Özellikle, 2. İstanbul Tasarım Bienali'nin paralel etkinliği olan "Solid Air" sergisi için geliştirdiği aydınlatma elemanlarından heyecanla bahseden Koz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üç boyutlu yazılımlar ve baskı teknolojileri ile birlikte bildiğimiz geometri değişti. Üretken (generative) geometri ile ısmarlama malzemeler yaratmak mümkün. Artık biyolojiye daha yakın çalışır hale geldik. Nesneleri büyütüp yetiştirmeye başladık. Camın gizemini nasıl daha farklı ortaya çıkarabiliriz? Tasarımlarımda duygusal bir farklılık, bir sürpriz hissettirmek istiyorum. Tasarımcılar olarak yapmamız gereken, sadece derinlik hissi vermek değil, farklı bir his yaratmak. Bir büyücü gibi kullanıcıyı farklı bir boyuta taşımalıyız. Teknoloji ve araştırmalar sayesinde çok farklı noktalara varabiliriz."
"Tasarım Konuşur 01 / Şeffaf Çözümler" etkinliği soru-cevap bölümünün ardından verilen kokteyl ile sona erdi.