Gezgin yazarımız Ömer Kokal, bu kez Galata-Karaköy güzergahı için alternatif bir rota sunuyor. Tabii yine kamerasına takılan ilginç kareler eşliğinde...
Galata ve Karaköy’ü tek kelime ile anlatmak gerekseydi eğer, en uygun kelime “çeşitlilik” olurdu. Çeşitlilik, yüzyıllar boyunca bölgenin karakteri olagelmiş. Dinsel ve etnik çeşitlilik, bir taraftan bölgenin mimari ve kültürel kimliğini belirlerken, diğer taraftan renkli ve hareketli bir yaşamın ortaya çıkmasını sağlamış.
İstanbul’a deniz yoluyla gelen malların yanı sıra farklı halklar, adetler ve inançlar, kente ilk adımlarını burada atmışlar. O günlerden miras kalan ticari gelenek, günümüzde de tüm hızıyla sürüyor. Ticaret, sadece mal alım satımında değil, eğlenceden yeme içmeye kadar, keyfe hitap eden her alanda tüm canlılığıyla sürüyor.
Arap Cami, Neva Şalom Sinagogu, Rus, Ermeni ve Türk Ortodoks Kiliseleri ise bölgenin inanç konusundaki canlılığını gösteriyor. Galata’dan, Karaköy’e uzanan rota, dünyevi isteklerle, manevi ihtiyaçları karşılayan mekanlarla dopdolu.