Sanat ve Gastronomi'nin Buluşma Noktası: Buffett Gastro Cafe

Aslıhan Abay Erkmen / 30 Mayıs 2025
Serdar’ı Ekrem’de tarihi bir binada sanat ve gastronomiyi buluşturan iki mekan... Galeri Bu kurucusu Umut Yalım ve Buffett Gastro Cafe şefi, tasarımcısı Merve Şeker Yalım bu buluşmayı Mimarın Göbeği'ne anlattılar.

Umut Yalım tarafından kurulan Galeri Bu’nun ana hedefi, hem Türkiye’den hem de dünyanın dört bir yanından sanatçıları evrensel bir sanat perspektifiyle daha geniş kitlelere sergilemektir. Geniş bir sanat anlayışıyla Galeri Bu, her branştan sanatçıya kapılarını açarken genç sanatçıların eserlerini sergilemeye de önem veriyor. Galeri Bu, kültür sanat sektöründeki 10 yılı aşkın deneyimini geçtiğimiz yıl Buffett adlı Gastro Cafe konseptiyle birleştirerek, mekanını gastronomi ve sanatın özgün bir birleşim merkezi haline getirdi. 

Galeri Bu'nun kurucusu Umut Yalım ve Buffett şefi ve mekanın tasarımcısı Merve Şeker Yalım ile sanat, gastronomi ve mimarlık etrafında bir söyleşi gerçekleştirdik. 

Galeri Bu  / Umut Yalım 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1984 İstanbul doğumluyum. Lisans ve Yüksek Lisans’ımı Londra’da Güzel Sanatlar ve Kitap Sanatları üstüne yaptım. Kendim, anti-sanatçıyım. Sanat eserleri yerine sanat izleyicisi eserleri üretiyorum.

Galeri Bu’nun sanat dünyasındaki konumunuzu nasıl tanımlarsınız?

Sanat tekelinin ve ana akımın reddettiği, çeper dışı kalan ve yapıtlarında içten olan sanatçılara yer veriyoruz. Herhangi bir dal ve yaş sınırlaması yapmıyoruz. 

Bir sanatçı ve galeri sahibi olarak, mimarlığın sanatla olan kişisel ilişkinizdeki rolü nedir?

Kanımca, bir mimarın sanatsal ve bir sanatçının da mimarlık bilgisi olmazsa olmaz bir konu. İkisinin de yaptıklarıyla kurduğu kişisel ve bireysel ilişki, sanat ve mimarlığın hareket alanını belirliyor. Bir anti-sanatçı olarak da, sanatın yapıbozumsal ve yapısökümsel inşâsında yer aldığımdan, yapıtlarımdaki mimarî içerik en başat izleklerimi oluşturuyor.

Sizi etkileyen veya ilham veren mimari yapılar var mı?

Flatiron’ın, kent içinde olsa da, coğrafyasına uyumu beni çok etkilemiştir. Hem kendini bir bıçak ucu gibi hayatın ortasına sokmak hem de bir kek dilimi saflığında kalmak, ender bir mimarî açımlama ve alımlama olsa gerek.

Galeri Bu'nun bulunduğu mekanın seçimi ve mevcut mimarisi, galerinin kimliğini ve sergilenen sanat eserleriyle kurduğu ilişkiyi nasıl etkiliyor? 

Galerinin mimarîsinin ortasofalı olmasından kaynaklı odacıklı yapısı, aynı ânda hem kişisel hem de karma sergilemeye izin veriyor. Ayrıca, kişisel sergisi olan sanatçı da bu ortasofalı yapı sayesinde hem kişisel sergisini sunarken hem de kişiselinin içinde karma bir sergi yaratma olanağı da yakalıyor.

Sanat ve mimarlık arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz? Galeri Bu, bu iki disiplinin etkileşimini nasıl destekliyor?

Sanat ve mimarlık ilişkisi Rönesans’tan beri süregelen içiçe geçmiş kültürel, ekonomik, siyasî, tinsel ve toplumsal bir süreç. Bu sürecin birbirinden en soyutlanamaz evresi de son yüz yıl denebilir. Gaudi gibi bir üstgerçekçi-mimardan Zaha Hadid gibi bir dışavurumcu-mimara ilerleyen bu son yüzyılda, artık sanatsal olmayan bir mimarî yapı anca görüntüde kalıyor. 

Galeri Bu olarak da bu sürecin bir parçası olduğumuzu düşünüyoruz. Buffett’nin şefi eşim Merve Şeker Yalım, mimar geçmişinden yararlanarak galeri alanını tasarladı ve alttaki Buffett’yle bütünleşik dokusal bir bağ kurdu. Bu, galerinin yatay ve dikey katmanı olan ve alttaki bağıyla gastro-sergilere de olanak sağlayan bir yapı oluşturdu. Böylece, alanın yerle değil; ortamla ilgili bir kavram olduğunu da kanıtlamış oldu.

Sanat galerileri sadece eserlerin sergilendiği mekanlar olmanın ötesinde, sosyal ve kültürel etkileşim alanları. Bu kapsamda Galeri Bu'nun bir parçası olan, sanat ve gastronomi deneyimini bir araya getiren "MASADA" sergi serisini hayata geçti. Konseptinden bahseder misiniz?

Masada sergi dizisi, galeri yöneticimiz Ezgi Özer tarafından iki yıl önce doğdu. Amaç, Buffett’yle bütünleşik tatsal bağı olan gastro-sergiler açmaktı. Bu doğrultuda, iki yıldır düzenliyoruz ve sanat ortamından olsun olmasın çoğu kişinin ilgisini çekiyoruz. 

İçerik olarak, şef Merve Şeker Yalım, sanatçıların yapıtlarındaki öğelerden bir menü hazırlıyor. Bu menü, yapıtlarla bütünleşik tüm duyulara hitâp eden bir masaya dönüşüyor. Sanat izleyicisi de, bu masayı bir tabak gibi kullanıp üstündeki öğeleri tadımlıyorlar.

Buffett Gastro Cafe, Buffett şefi Merve Şeker Yalım

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Önceki deneyimlerinizi de paylaşır mısınız?

1987 yılında İstanbul’da doğdum. Bilfen’in Fen Lisesi olan Üsküdar Fen Lisesi’nden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü'ne başladım. Yüksek Lisansı'mı da yine Mimar Sinan’da Restorasyon Anabilim Dalı’nda tamamladım. Lisans eğitimim devam ederken çalışmaya başladım ve 10 sene kadar mimarlık kariyerime devam ettim. Bu sürenin büyük kısmında eski eser projelerinde çalıştım.

Buffett Gastro Cafe'yi açmaya nasıl karar verdiniz?

Eşimin kurucusu olduğu Galeri Bu ile bütünleşik bir kafe açma planı hep aramızda konuştuğumuz bir konuydu. Benim 2020-2021 aralığında profeyonel aşçılık ve işletmecilik eğitimi almam ise konuyu netleştirmiş ve ciddileştirmiş oldu. Usla’daki aşçılık eğitimi sırasında tanıştığım şef arkadaşım Hatice Güner ile süreci başından itibaren birlikte yönetiyoruz. Buffett henüz tadilat halindeyken Hatice ve ben tüm yemekleri bizim evin mutfağında denedik ve reçetelendirdik. Bu Ar-Ge çalışması neredeyse 6 aya yayıldı diyebilirim. 2022 Kasım sonunda da Buffett’nin açılışını yaptık.

Mutfak felsefesinizi nasıl tanımlarsınız? Buffett Gastro Cafe’nin konseptine de burada değinebiliriz.

Buffett’de günün her saatine, her beslenme biçimine ve her ruh haline uygun yiyecek, içecek bulunuyor. Türkiye'de ki sandviç anlayışını hızlı tüketimden çıkararak, keyif alınacak bir yemek türü haline getirmeyi hedefliyoruz. Menümüzde mevsimsel ve yerel ürünler kullanılarak yerel üreticileri de destekliyoruz.

Mekanın atmosferi ve dekorasyonu hakkında neler söylersiniz? Nasıl bir tasarım yaklaşımı benimsendi?

Galeri Bu ve Buffett Galata’nın tarihi dokusu bozulmamış sokaklarından biri olan Serdar’ı Ekrem’ de tarihi bir binanın dükkan kotunda bulunuyor. Dükkana Buffett katından giriyoruz, üst katta (asma kat) Galeri Bu ve bodrum katta da ıslak hacimler / depolar yer alıyor. Buffett’nin mekansal kurgusu yapılırken en belirleyici unsur binanın kagir taşıyıcı duvarları oldu. Duvarlar Buffett’nin kesintisiz bir tek mekan olmasının önündeki engel gibi görünse de biz bu durumu avantaja çevirerek duvarlarda sabit koleksiyonumuzu sergilemeye karar verdik. Dekorasyonda da olabildiğince yalın ve kendi içinde tutarlı bir dil benimsemeye çalıştık ki ön planda olan duvarlardaki eserler olsun. Yalın bir dekorasyon dili kullanmamız; Galata’nın kaotik ve kalabalık sokaklarından geçerek bize gelen misafirlerimizin rahatlayacağı bir ortam sağlama konusunda da destekleyici oldu.

Menüde öne çıkan lezzetler nelerdir? Menüyü oluştururken hangi malzemeleri tercih ediyorsunuz?

Menüye baktığımızda en çarpıcı seçeneklerimizin sandviçler olduğunu düşünüyorum. Bahsettiğim Ar-Ge ve reçelendirme sürecinde en çok zamanı alan da sandviçler olmuştur. Sandviç içeriklerinde yer alan turşu, sos, mayonez, ekmek gibi tüm alt ürünleri de kendimiz üretiyoruz. Sandviçlerin çoğu da başka bir yerde bulamayacağınız tamamen bize özgü ürünler.

Mevsimsel malzemeleri kullanarak bir menü planlaması yaptık, dolayısıyla mevsim geçişli bir menü uygulamamız var. Örneğin; ‘Sebze Dilim’ isimli vegan bir sandviçimiz var, bu sandviçin içeriğinde kışın balkabağı, kereviz, rezene, pancar ve hindiba yer alırken yazın bu sebzelerin yerini patlıcan, kabak, taze fasulye, kapya biber ve domates alıyor.

Menü tasarımındaki başlıca önceliklerimizden biri de özel beslenme tercihleri ve/veya zorunlulukları olan kişilerin ihtiyaçlarına yönelik esneklikler bulabilmeleri oldu. Örneğin vejetaryen bir yemeğin vegan bir seçenek haline gelebilmesi veya kendi yaptığımız bazlama ekmeğiyle hazırlanan bir kulüp sandviçin yine kendi yaptığımız mercimek lavaşla hazırlanarak glutensiz hale gelebilmesi gibi. 

Sizin en çok tavsiye edeceğiniz yemekler hangileri olur?

Yemek tavsiyesi oldukça kişisel bir konu, bu noktada yemeği yiyecek olan kişinin beklentilerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Örneğin karşımızdaki daha garanti odaklı bir kişiyse ‘Kulüp Bazlama’, yeni tatlara açık olan bir kişiyse ‘Mücver Arası Somon’, hamburger yemek istiyordum ama sizde yok galiba diyerek oturan bir kişiyse ‘Sloppy Joe’ veya etli salata yemek isteyen bir kişiyse ‘Bonfileli Patates Salatası’ önerebilirim.

Sanat, mimarlık ve gastronomi arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

Sanat ve mimarlık arasında tarih öncesi insanlara, mağara yaşamında yapılan duvar resimlerine kadar uzanan bir ilişki var. Medeniyetlerde yaşanan tüm gelişmelerle de bu ilişki sürekli değişim ve dönüşüm göstererek pekişmiştir. Bana göre bugün; sanat ve mimarlık birbirinin en güçlü destekleyicisi konumundalar. 

Sanat ve gastronomi ilişkisine baktığımızda benim aklıma ilk gelen natürmort tablolar, bu tablolardaki iştah kabartan meyveler oluyor. Bu da bana insanda yediği besini bir şekilde gösterme veya kayda geçirme güdüsünü hatırlatıyor. (Bir nevi günümüz sosyal medyası gibi.) 

Gastronomi ve mimarlık ilişkisi ise daha çetin bir konu. İlk bakışta direkt ilişki içinde değillermiş gibi görünse de aslında yemek yediğimiz mekanların mimarisi duyularımız üzerinde birinci dereceden uyaran etkisi taşıyor. Norveç fiyordlarındaki İris Restaurant ve Kophenag’taki Noma bu etkiyi somutlaştıran iki örnek olabilir. Gastronomi ve mimarlık ilişkisine tam ters açıdan da yaklaşmam gerekirse; mimarlık eğitimi almış biri olarak tabaklama yaparken buna bir konstrüksiyon tasarımı olarak yaklaştığım ve faydasını gördüğüm zamanlar da oluyor.

Galeri Bu'nun da bir parçası olarak, "MASADA" sergi serisi nasıl hayata geçti?

‘Masada’ fikri Galeri Bu’nun galeri direktörü Ezgi Özer’den çıktı. Buffett’nin açılmasından sonra, öteden beri sanat ve gastronomiyi bir araya getirecek bir sergi hayal ettiğini bizimle paylaştı. Sanat ve gastronomiyi birleştiren bu sergi aynı zamanda Galeri Bu/Buffett’ye Ezgi’nin küratörlüğü ve sergilerde yer alan sanatçılarla birlikte kollektif bir boyut kazandırdı. 

Masada II’de sanatçılar Umut Yalım ve Studio Pinprick ‘Karşıtlık’ ana temasında üretimler yaptılar. Biz de bu üretimlerden yola çıkarak tamamen birbirine zıt iki yaklaşımla yemek üretimi yaptık. Umut Yalım’ın çabasızlık ve yeterincelik kavramlarından yola çıkarak; yeterince malzemeyi bir düzleme yerleştirerek izleyicilerin kendi tabaklarını kendilerinin bir araya getirmesini hedefledik. Pinprick'in eserlerinde gördüğümüz sunulan ve sorgulanan gerçekliğin sorgulanması durumu ve bu eserlerin ilmek ilmek işenmesi durumunu sürece yayılarak hazırlanan fermente ürünlerle desteklenmiş bir tabaklama yaparak yansıtmayı hedefledik.

Masada II 28 Haziran’a kadar Galeri Bu’da ziyaret edilebilir. Eserlerden yola çıkılarak hazırlanan yemekleri, Ezgi Özer’in küratoryel anlatımı ile, belli periyotlarda kontanjanlı olarak izleyicilerle buluşturmaya devam ediyoruz. Konuyla ilgilenen izleyiciler bizimle @galeribugalata ve @buffettgalata instagram adresleri üzerinden iletişim kurabilirler.


Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :