Ortaklık: "Bir mimarlık ofisi günü yakalayabilmek için 10 yılda bir alt jenerasyonla ortaklıklar oluşturmalı."

10 Ekim 2008

Ne gibi avantajlar sağlıyor ortaklık?

EmirU: Bölüşmek. Sorumluluğu bölüşmek. Düşünemeyeceğin bir şeyi yaratıyorsun o zaman. Yani bambaşka bir şey çıkıyor iki beynin birleşmesinden. Benim ile Durmuş'un yaptığı, hiçbir zaman benim yaptığım bir şey olamaz.

DurmuşD: Mimarlar yıllarca yalnız bir rol üstlendiler ve esasında bir ofis yapılanması üzerinde tek bir mimar, ofisin sahibi ve tek bir patron oldu. Her şeyin kararını o veriyordu. Bu aslında o kadar büyük bir yalnızlık ki... Tek başına karar vermenin getirdiği öyle büyük bir ağırlık var ki...

Bu bahsettiğiniz, tüm erken modernistlerin mimarlığa bir tür ‘yarı tanrı' olarak bakmalarına denk geliyor değil mi?

DurmuşD: Türkiye için konuşacak olursak neredeyse 2000'li yıllara kadar bu böyle geldi. Emir ve ben daha önce yapmış olduğumuz ortaklıklarda hep bir paylaşım içinde olduk. Bir araya gelip oturduğumuzda sürekli tartışan, konuşan insanlar değiliz. Ortaklık biraz da birbirinizin bakışından, yaklaşımından meselenin ne olduğunu anlayabilmek demek.

Bu, çok sayıda çalışanla birlikte olmak ve iki ortak olmak arasındaki farka da tekabül ediyor sanırım...

DurmuşD: Tabii ki.

EmirU: Her şekilde mimarlık bir takım işi. Mesela bazen bir müşterimiz geliyor. Büyük bir proje yapıyoruz. Belki yüzlerce kişi çalışıyor o projede. Ama o projeyi sadece biz yapmışız gibi görünüyor. Ama aslında bunu koca bir takım yapıyor. Müşteri ise öyle görmek istiyor, çünkü bir projeye tek bir etiket koymak daha kolay.

Daha genel bir soruya bağlarsak bunu: Ortada Gehry & Partners şeklinde bir isim var. Ya da mesela Richard Rogers'ın yaptığı gibi önce Rogers Architects olarak çalışmak, sonrasında da Rogers Stirk and Harbour olmak mümkün. Bu şekilde farklı isimler, farklı lansmanlarla ortaya çıkmak veya tek bir isim altında kadrolaşmak arasındaki farklar nedir?

EmirU: Bunların hiçbiri planlanmış şeyler değil, tamamen kendiliğinden gelişen şeyler. Rogers ilk karısıyla ortak başlayıp sonra ‘thing tank'i kuruyor. Sonra bir ara Foster'la ortak oluyor; sonra kendi şirketini kuruyor. Şimdi baktığım zaman şunu görüyorum ki alttaki küçük ortakları adam yaşlandıkça ve şirket büyüdükçe daha güçlendiler. Bu onlara daha fonksiyon yükledi.

DurmuşD: Esasında mimarlığın gelişimi, mimarın tüm dünyadaki pozisyonu, mimarlığın nereye gittiğiyle çok bağlantılı. Bu firmalar o kadar çok büyüdüler ki artık bir Rogers projesinin ne kadar Rogers veya Foster projesinin ne kadar Foster olduğunu sorgulayabilirsiniz. Dün bir mimar ve yanında üç çalışanla mimarlık ofisleri yürürken, şu anda daha çok partnerlerle birlikte gelişiyor. Bir de bir mimarlık ofisinin günü yakalayabilmesi çok önemli. Günü yakalayabilmesi için de her zaman 10 yıllık periyotlarla bir alt jenerasyonla ortaklıklar oluşturmalısınız.

EmirU: Şirket büyüdükçe o şirketin içinde küçük şirketler yaratmak gerekiyor. Ve o şirketlerin başına da aynen senin bakışını paylaşan mimarlar koymak gerekiyor. Mesela Foster da öyle Rogers da öyle. Kendi aralarında takımlara ayrılıyorlar ve bunların başındaki adamlarla bunların her biri bir şirket oluyor. Biri Asya'ya bakıyor, öbürü Arabistan'a bakıyor. Hepsinin başına da illa o şirketin içinden gelmiş bir mimar getirilmiyor; başka bir şirketten üst düzey bir mimarı getirip de devam edilebiliyor. Ayrı bir şirket kuruyormuş gibi...

Bununla beraber sizin iki tane daha ortağınız daha var sanırım. Onlarla hisse paylaşımı noktasına nasıl geldiniz? Bu kararlar nasıl veriliyor?

DurmuşD: Bahsetmiş olduğumuz iki ortağımız zaten neredeyse on yıldır beraber olduğumuz arkadaşlar. Benim eski şirketimden bugüne kadar gelen arkadaşlar var; üniversiteyi bitirdikten sonra yanımıza girmiş olan arkadaşlar var. Belli bir birikimi sizden alarak paylaştıklarında ve sizin mimarlık bakışınızı taşıyabileceğini düşündüğünüzde o insanları bir süre sonra zaten almak zorundasınız.

EmirU: Fizik kanunlarında benzer elektronlar birbirini çeker diye bir kural vardır. Bizim onlara ihtiyacımız var ve yaptığımız işte bir şekilde karşımıza onlar geldi. Aynı şekilde biz de onların eline geldik ve bu planlanabilecek bir şey de değil.

DurmuşD: Planladığımız şey şu: Bizim şu anda bu ekiple beraber devam etmek istediğimizi göstermek. Bunu bir on yıl sonra da tekrar başka partnerlerle güçlendirmek istiyoruz. Bu ofisin içinde sürekli genç bir enerjinin olması gerekiyor. Sonuçta mimarlıktaki en önemli şey bilginin sürekliliği ve günü takip edebilmek. Eğer burada bir kesinti olursa mimari ofis eskimeye ve yaşlanmaya başlayabilir. Biz ne kadar kendimizi taze tutmaya çalışsak da...

Başarılı olmak, çalışmak, kendini geliştirmek, bir büroda kendini gösterebilmek ve bunu uzun süreler içerisinde yapabilmek böyle bir ortaklığı inşa eden şey midir tek başına? Tek başınıza bir büro açmak için durum müsait değilse, en parlak gelecekli plan bir büroda tutunup ortak olmak olabilir mi?

EmirU: Bu çok iyi bir seçenek. Ama tamamen o insanın tabiatıyla ilgili. Yani bence ikisi de eşdeğer. Kendi şirketinin sahibi olmak bizim için bile hâlâ eşdeğer. Ben bugün büyük bir büroda yönetici olarak çalışabilirim. Bir seçenek ama. Çünkü tabiatım buna daha müsait. Onu küçümsemem hiçbir zaman.

DurmuşD: Hayat esasında tercihlerin sizin önünüze getirdiği bir şey. Bazıları var ki alternatifsiz olarak proje ofislerinde bu işin mutfağını görerek bu işin tasarım sürecini yaşayarak gitmek istiyor. Bazıları var ki "Hayır, işin o kısmı beni çok zorluyor. Ben başka alanlara girmek istiyorum" diyorlar.

EmirU: Güzel işler çıkaran bir ofisin parçası olmak harika bir şey. Keşke ben de yapabilseydim erken yaşta kendi şirketimi kurmam gerekmeden.


Emir Uras ve Durmus Dilekçi ile
Uras + Dilekci Mimarlığı
Ortaklar ve Çalışanlarla Uras + Dilekci Üzerine
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :