Ayşen Özuysal

07 Kasım 2008

Dokuz Eylül Üniversitesi'nden 2006 yılında mezun oldum. Bir yılı aşkın bir süredir burada çalışıyorum. Aslen İzmirliyim. Orada da çeşitli bürolarda çalıştım. Mezun olduktan sonra Ankara'ya geldim ve yüksek lisans için ODTÜ Restorasyon Bölümü'ne kabul edildim. Ancak devam edemedim ve okulu bıraktım. Restorasyon mastırı yapmak istememin sebebi kendimi geliştirmekti. Çünkü okulda bir şeyler eksik kalıyor. Mesela restorasyon konusunda hiç eğitilmiyoruz ve bunun eksiklik olduğunu düşünüyorum. Ama burada işe başladıktan sonra eğitim sürecinin devam ettiğini fark ettim. Bu da insanı dinamik tutuyor. Çalışma hayatı okul hayatına göre daha durağandır çünkü. Diğer bürolarda çalışırken yaşlanmış gibi hissediyordum kendimi. Ama burası öyle değil.

 

Yakup Bey okulda benim hocam değildi ama ben de kendisine "hoca" diye hitap ediyorum. Çünkü insan öyle hissediyor. Sürekli bizimle bir şeyler paylaşır. Bazıları sadece verirler ve "çiz" derler. İnsana mimar gibi değil, teknik personel gibi davranırlar. Ama Yakup Bey öyle değil. Her projede mutlaka bizim de fikrimizi alır. Hatta bu ofisin yerleşiminde bile bize danışmıştır.

 

Burada bir yıldır çalışıyorum ama yaptığım işleri ve tanıklık ettiğim projeleri sıralasam uzun bir liste olur. Havaalanları, İzmir'deki Opera Binası, şimdi Ziraat Bankası binası… Mimarlar çok uzun yaşarlar ya… Galiba onları uzun süre yaşatan şey bu üretim süreci.


Yakup Hazan ile Bir Mimarın Hayatı ve Kenti Üzerine
Restorasyon ve Koruma Üzerine...
Çalışanlar ne dediler?
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :