Çocukluktan Başlayan Mütevazı Bir Fotoğraf Hikayesi: Cemal Emden

E. Seda KAYIM / 04 Nisan 2008
Cemal Emden, gerçekten de gözlerini açar açmaz tanıştığı fotoğraf sanatında emin adımlarla ilerliyor. Son yıllarda mimarlık adına nerede bir yayın, nerede bir etkinlik olsa, onun adıyla tekrar tekrar tanışıyoruz...

Cemal Emden, hiç kuşkusuz, mimari fotoğraf anlamında Türkiye'de neredeyse bir tekel. Neden böyle olduğunu, doğumuyla birlikte içine düştüğü fotoğraf dünyasından kopmayıp, bir de üstüne mimarlık birikimini değerlendirebileceği bir mecrayı böylesine yetkince kullanmasının bunda ne kadar payı olduğunu sorduğunuzda da, "ben yalnızca doğru bildiğim işi yapıyorum" diyecek kadar da mütevazı. Bir de sanki, elbette bir fotoğrafçı defekti olarak, kameranın arkasında olmaya o kadar alışmış ki, fotoğrafları çekilirken muazzam bir sıkıntı hissediyor.

 

Gerçekten de Emden, hemen her ‘meslek erbabı'nın düşebileceği "mesleğini yüceltme" kuyusuna kolaylıkla düşmüyor; gözlerini açar açmaz tanıştığı fotoğraf sanatından bile böylesi bir tevazuyla bahsediyor. Hatta fotoğrafı diğer sanatlarla karşılaştırdığında o kadar da etkileyici bulmadığını da ekliyor. Fakat mimarlık fotoğrafçılığı konusunda, gerçekten aşık olduğu bir şeyler var. Cemal Emden mimarlığı fotoğrafına ‘alet etmiyor', fotoğrafla mimarlıktan besleniyor.

 

Son birkaç yıldır tohumlarını ektiği, genelgeçer tabiriyle ‘yurtdışına açılmak' eyleminde de hayli sağlam bir yol katetmiş. Sıklaşan yurtdışı seyahatleri, edinilen yeni dostluklar ve birlikte çalışılan dünyaca ünlü mimarlar, Emden'in ‘yavaş yavaş ilerlemek' olarak gördüğü, fakat basbayağı oldukça önemli olan bir başarıya yelken açmasını sağlamış.

İşte mütevazi bir interdisiplin adamının, kısa, fakat ilham verici ve keyifli söyleşisi...


Mimarlık, Fotoğraf ve Diğer Gerekli Şeyler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :