New York'un tarihi Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'ne eklenti olarak inşa edilen Richard Gilder Bilim, Eğitim ve İnovasyon Merkezi’nin tasarımı Studio Gang imzasını taşıyor.
Farklı belirtilmedikçe fotoğraflar: ©Iwan Baan
Studio Gang tarafından tasarlanan ve müze kategorisinde en iyi tasarım, proje, ışıklandırma ve iç mekân düzenlemesi gibi ödüllerin yanı sıra LEED Altın Sertifikası sahibi de olan Richard Gilder Bilim, Eğitim ve İnovasyon Merkezi, New York’taki tarihi Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nin en yeni eklentisini oluşturuyor. 2023’te tamamlanan ve deneyimsel mimari tasarımıyla müzenin entelektüel etkisini artırmayı amaçlayan Richard Gilder Merkezi, toplumun bilimi daha iyi anlamaya ve bilim eğitimine daha kolay erişebilmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu günümüzde her yaştan, kesimden ve yetenekten insanı bilimi keşfetmeye, doğanın dünyasını öğrenmeye ve başkalarıyla paylaşmaya teşvik ediyor.

Dışarıya doğru açılan bir tasarım içeren müze, işlevselliği ve ziyaretçi deneyimini tüm yerleşke boyunca önemli ölçüde geliştirdi. Columbus Caddesi'ne doğru yeni, tamamen erişilebilir bir giriş ve güçlü bir doğu-batı ekseni yaratan proje, on farklı bina arasında otuzdan fazla bağlantı oluşturarak eski çıkmaz sokakların kesintisiz dolaşım rotalarına dönüşmesini sağladı. Bir yandan yeni sergi, eğitim, koleksiyon ve araştırma alanları sunan Richard Gilder Center, diğer yandan önemli ancak daha önce kurumun arka planında kalan işlevleri ilk kez kamuya açarak ziyaretçileri müzenin çeşitli koleksiyonları ve güncel bilimsel araştırmaları hakkında bilgilendiriyor.

Theodore Roosevelt Parkı'ndan Richard Gilder Merkezi'ne giriş. Bina, Central Park West'teki müzenin girişinde de kullanılan pembe Milford granitiyle kaplandı. Yuvarlatılmış pencerelerde, kuşların cam yüzeyi görüp çarpmamaları için fritli cam (yüzeyine seramik frit tabakası uygulanan bir mimari cam türü) kullanıldı.
Mimari tasarımda doğanın şekillendirme süreçlerinden ilham alındı. Rüzgâr ve suyun etkisiyle şekillenen gözenekli jeolojik bir oluşuma benzeyen binanın merkezindeki beş katlı atriyum, ziyaretçileri keşfedilmeyi bekleyen büyüleyici bir manzara gibi karşılıyor. Müzenin doğal gün ışığı almasını sağlayan atriyumun strüktürü hem mekânlar arasında ilgi çekici bir görsellik sunuyor hem de aralarında fiziksel bağlantı kuruyor. Yapısal duvarlar ve kemerler binanın yerçekimi yüklerini taşıyor. Daha çok altyapılarda kullanılan püskürtme beton tekniği ile inşa edilen binada, yapısal beton doğrudan dijital olarak modellenen ve özel olarak bükülen donatı kafeslerinin üzerine püskürtüldü. Kalıp israfını önleyen bu teknikle elde edilen kesintisiz iç mekân görselliği, müzeye içinde bulunduğu parkla ve ötesindeki mahalle ile bütünleştiren bir süreklilik kazandırdı.

©Jeffrey Milstein

Müzenin dört bloktan oluşan yerleşkesi, yaklaşık 150 yıllık bir geçmişin birikimini içeren 25’ten fazla binayı kapsıyor. Richard Gilder Merkezi, batı yönünde yeni bir giriş oluşturarak ve mevcut binalarla düzinelerce yeni bağlantı sağlayarak, ziyaretçi akışıyla birlikte müzenin genel işlevselliğin de geliştirdi.

©New York Times 1

©New York Times 2
“Yapının mimarisi, bilimin simgesi olan ve aynı zamanda insanın en önemli özelliklerinden birini yansıtan araştırma ve keşif arzusuna hitap ediyor. Richard Gilder Merkezi’ne adım attığınız andan itibaren içinizde bir merak duygusu hissediyorsunuz. Farklı sergilere göz atabiliyor ve aralarında nasıl gezindiğinizi takip edebiliyorsunuz. Bina sizi bilim dünyasında daha derin bir yolculuğa davet ediyor, merakınızı uyandırıyor ve böylece muhteşem organizmaları ve içinde barındırdıkları bilgiyi keşfetmenize yardımcı oluyor.” Jeanne Gang

Richard Gilder Merkezi’nin enine kesitinde, merkezdeki atriyuma açılan sergi, eğitim ile araştırma alanları ve bitişikteki müze binalarına erişim sağlayan bağlantılar görülmektedir.
Ziyaretçiler, merkezi atriyumdaki köprülerden geçerek, heykelsi kenarlar boyunca ilerleyerek ve kemerli açıklıklardan yürüyerek çevredeki program alanlarına kolayca erişebilmekte. Bu alanların arasında canlı böcekler ve yaşam alanlarının büyük ölçekli, ekolojik modelleriyle interaktif sergilere ev sahipliği yapan bir “İnsektaryum” ve “Kelebek Vivaryumu” (hayvanların doğal ortamlarına benzer şartlar altında, genellikle bilimsel araştırma veya gözlem amacıyla tutulduğu kapalı bir yaşam ortamı); 3 milyondan fazla bilimsel örneğe ev sahipliği yapan, üç katında bilimsel koleksiyonların tavandan tabana sergilendiği ve çalışma alanlarına bakış sağlandığı, beş katlı “Koleksiyonlar Merkezi”; dünya üzerindeki tüm yaşamın birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu gösteren sürükleyici bir deneyim olan “Görünmez Dünyalar”; genişletilmiş bir araştırma kütüphanesi ve ilkokul öğrencilerinden profesyonel bilim öğretmenlerine kadar hizmet veren son teknoloji sınıflar, öğrenme laboratuvarları ve eğitim alanları bulunuyor.

Merkezi atriyum strüktürünün aksonometrik çizimi.
Doğal gün ışığı ile hava dolaşımını binanın iç kısımlarına kadar ulaştıran atriyumun oluşturulmasına izin veren Richard Gilder Merkezi’nin dikey ağırlıklı tasarımı, genel enerji talebinin azaltılmasında kilit rol oynamaktadır. Yüksek ısı performanslı doğal taş kaplama cephe, derin pencereler ve gölge veren ağaçlar yaz aylarında binanın pasif olarak soğutulmasına katkıda bulunuyor. Yüksek verimlilik sağlayan sulama sistemi, yaban hayatını destekleyen yerel ve koşullara uyumlu köklü bitki örtüsüyle birlikte projenin çevresel stratejileri, binanın kendisinin de merkezin misyonuna uygun olarak doğal yaşama özen göstermesini sağlıyor.
*
Ödüller:
- Winner, The Architect’s Newspaper Best of Design Awards, Cultural Category, 2024
- Citation of Merit, AIA Chicago, 2024
- Award of Merit, IES Illumination Awards, 2024
- Finalist, Spaces and Places Category, Fast Company Innovation by Design Award, 2024
- Jury Award, Museum Category, Architizer A+ Awards, 2024
- Citation for a Comprehensive Reorganization of Interior Space, AIA New York, 2024
Haber Studio Gang’den çevrilerek derlenmiştir.