Konaklama deneyimlerini farklı konseptlerde yaşamak isteyenler için, Milano'dan New York'a birbirinden renkli tasarım otellerine göz attık.
Modern iç mekan tasarımlarında renk, kimi zaman kullanılmaktan çekinilen bir unsur olsa da, bazı iç mimarlar için çok kuvvetli bir tasarım öğesidir. Son zamanlarda ise yenilikçi, özgür, farklı ve özgün tasarımlarda canlı renkleri çok sık görmekteyiz. Hatta fazlaca renk kullanmak yeni bir akıma yol açtı bile diyebiliriz.
Rutinlerimizin dışına çıkmayı arzuladığımız, yoğun tempolu hayatlarımıza mola verip gerçekleştirebildiğimiz küçük kaçamaklar, enerji depolayabildiğimiz en önemli aktivitelerimiz halini aldı. Bunu yaparken de sıradan otel tasarımlarından sıkılmış ve gittiğiniz yerlerde farklı tasarımlarda oteller arayanlardansanız, birkaç günlük deneyiminizi çok renkli ve de eğlenceli kılacak birkaç oteli sizin için derledik.
Room Mate Giulia Hotel, Milano

19. yüzyıldan kalma tarihi bir binada yer alan butik otelin iç mekan tasarımı Patricia Urquiola’ya ait. Milano’nun tasarım başkenti olmasından yola çıkarak, güçlü kontrast renkler ve malzemeler sayesinde dinamik bir ortam yaratılmış. Pembe, mavi, yeşil, sarı, turuncu gibi birçok renk tonlarının cesurca kullanıldığı iç mekanlarda misafirlerin ev rahatlığında olmasının amaçlanmasından dolayı da yerel malzemelere ve Cassina marka İtalyan mobilyalara yer verilmiş. Milano’da konaklamanızı renkli bir deneyime dönüştürmek isterseniz bu butik otel sizin için doğru adres olabilir.
.jpg)


*
Barceló Torre de Madrid Hotel, Madrid

Şehrin en ikonik binalarından birinin içini tasarlamak Madridli Jaime Hayón için büyük bir şans olmuş. İspanya’nın geçmişini görsel bir yolculukla deneyimlemek isteyenlerin uğrak yeri haline gelen otel, Arap ve Fas kültürlerinin yanısıra, orta çağ Roma mimarisine ait detaylar içeriyor.


Tasarımını “eğlenceli bir estetik” kurgu içinde planladığını söyleyen Hayón, şehrin görsel çeşitliliğini malzeme ve renk paletine yansıtmış. Fritz Hansen, &Tradition, Gubi, Arflex, Cassina and BD Barcelona gibi ünlü markaların mobilya ve aydınlatmalarının yer aldığı otel hem şehrin sakinlerine hem de otelde konaklayan misafirlere müze tadında rengarenk bir deneyim sunuyor.

*
Salt of Palmar Hotel, Mauritius

Kendine özgü “tribal-pop” tarzı ile tasarımlarını deneyimleyenleri gülümsetme amacında olan Camille Walala, Salt of Palmer Otel’i deniz mavisi, güneş sarısı ve siyah-beyaz çizgili yüzeylerden oluşan oldukça sıra dışı bir tarzda tasarlamış. Farklı kültürleri içinde barındıran Mairitus'un parlak mavi gökyüzünü, pembe gün batımlarını ve yeşil şeker kamışı tarlalarını gören Walala, yerel mimarideki geniş renk paletinden de etkilenerek otelin tasarımının Mairitus tabiatı ile özdeşleşmesini hayal etmiş.


Bu sebeple tüm o cesur renk ve desen seçimlerinin harmoni içinde olmasını kurgularken, kumaş seçimleri, dokular ve ışığın hem fonksiyonel hem de estetik özellikler taşıyarak eğlenceli bir bütünlük oluşturmasını amaçlamış.

*
Gramercy Park Hotel, New York

Manhattan’ın merkezinde, ünlülerin uğrak yeri olan bohem bir otelde tatilinizi geçirmek isterseniz, burada konaklamak sizi çok tatmin edecek. Ressam ve film yapımcısı Julian Schnabel, yaklaşık 100 yaşındaki bu binayı Rönesans esintileri taşıyan koyu kırmızı, koyu yeşil ve koyu mavinin ağır bastığı bir renk paleti ile tasarlamış. Bu sofistike tasarımın en önemli unsurlarından biri de mobilya ve malzeme seçimleri olmuş.

Kadife perdeler, deri koltuklar, oyma taş şömineler ve özenle seçilmiş değerli aksesuarlar, ziyaretçilere zengin bir görsel deneyim sunuyor. Kendinizi bir film setinde hissedebileceğiniz bu otelde Andy Warhol, Keith Haring ve Jean-Michel Basquiat gibi ünlü sanatçıların eserleri de yer alıyor.

*
Hotel Missoni, Kuwait

Dünyaca ünlü İtalyan moda markası Missoni’nin lüks otel zincirlerinden ikincisi olan bu otel, tekstil tasarımcısı ve iç mimar olan, aynı zamanda da markanın kurucularından Rosita Missoni imzasını taşıyor. Tıpkı markanın moda dünyasında kendini konumlandırdığı gibi, oteller de lüks konaklama sektöründe hizmet veriyor.


169 odanın her birinin kendine has rafine bir tasarımı var ve hepsi ev konforunda farklı kişiliklerin renklerinde düşünülmüş. Bohem ve göz kamaştırıcı olarak tanımlanan iç mekanlar, markanın kimliğini yansıtan bir renk paletine sahip. Eero Saarinen ve Hans Wegner tasarımı sandalyeler, ham ahşap zeminler ve Missoni tarzı motifler birleşince ortaya oldukça dinamik, şık ve estetik mekanlar çıkmış.
.jpg)
*
Hotel Le Bellechasse, Paris
Moda tasarımcısı Christian Lacroix tarafından tasarlanan bu butik otelde neoklasik ve bohem tarzların uyumu ziyaretçileri büyülüyor. Otelde “Patchwork, Avengers, Saint-Germain, Tuileries, Mousquetaires, Jeu de Paume ve Quai d'Orsay” olmak üzere 7 farklı tarzda tasarlanmış 33 oda yer alıyor.

Özgün tasarıma sahip olan iç mekanlarda, duvar resimleri ve tavan süslemeleri, güçlü renk seçimlerini destekleyen en önemli unsurlar. Genel olarak otelin klasik görüntüsünün altında sıra dışı bir havası var. Bu geçmişten izler taşıyan modern ambiyansı, şehrin en popüler merkezlerinden birinde yaşamak isterseniz, bu otel tam size göre.


Fotoğraflar tasarımcılarına aittir.