Sade Yaşam Üzerine Kitap Önerileri

Ebru Bektaşoğlu / 31 Ocak 2020
Sadeleşmek, azaltmak, daha az tüketmek, daha hafif ama dolu dolu yaşamak için faydalı ipuçları veren kitap önerileri...

Sadeleşmek, özellikle sosyal medyada sıklıkla karşılaştığımız bir akım haline dönüştü. Birçoğumuz haklı olarak hayatımızdaki yüklerden kurtulmak istiyoruz. Fazla insan, fazla eşya, fazla kıyafet, fazla kitap… Bu liste böyle uzayıp gider. Sadeleşmek, çok uzun bir süreç. Çaba ve zaman istiyor. Bu süreçte sabırlı olmak gerek. Sizinle birlikte eğer sadeleşmek isteyen bir arkadaşınız var ise bu yola onunla çıkabilir, motivasyonunuzu yüksek tutabilirsiniz. Bununla birlikte, internetteki kaynaklardan faydalanabilir, sadeleşme ve minimal yaşam üzerine filmler izleyebilir, kitaplar okuyabilirsiniz...

1. "Hayatı Sadeleştirmek için DERLE, TOPLA, RAHATLA"

Japon temizlik ve organizasyon uzmanı Marie Kondo kitabında “derleyip toplama” konusunda verdiği tavsiyeleriyle bizleri aydınlatıyor. Kıyafet katlama konusunda, hepimizin bildiği yatay katlamaya karşın dikey katlama şeklini örnek gösteriyor ve kıyafetlerimizin bu şekilde daha uzun süre dağılmadan dolapta durabileceğini belirtiyor. Bununla birlikte, dikey katlama yöntemiyle (Konmari) alandan tasarruf edebileceğimizin altını çiziyor. Konmari yöntemiyle, yaşam alanlarınızı ferahlatacağınızdan ve dağınıklığı önleyeceğinizden emin olabilirsiniz. Böylelikle kendinizi eskisinden daha huzurlu ve enerji dolu hissedebilirsiniz.

2. "Sadeliğin Yasaları" 

John Maeda Sadeliğin Yasaları’nda; hayatta, iş dünyasında, teknolojide ve tasarımda sadeliği ve karmaşayı dengelemek için on yasa belirlemiştir. Sadeliğin Yasaları; daha aza ihtiyaç duyarak daha fazlasını elde etmenin rehberi niteliğinde. Maeda’nın ilk sadelik yasası şudur: AZALT. Ama sadelik sadece azaltmak amacıyla “daha az” olması değildir. Dokuzuncu yasa şöyle söylemektedir: “Bazı şeyler asla sadeleştirilemez.” Maeda’nın bu çağda sadeleşme konusundaki bu rehberi, bu kavramın herkes için nasıl bir mihenk taşı olduğunu, hem hayatınızı hem de iş dünyasını nasıl yönlendirdiğini ortaya koyar. Sadelik gün gibi meydanda olan gereksiz fazlalığı çıkartarak anlamlı olanı eklemektir.

3. "Şeyler" 

1960’ların Paris’inde, yirmili yaşlarının ortasında Jérôme ve Slyvie arzuladıkları şeylerin, eşyaların ve nesnelerin arasında bir yaşam kurarlarsa hayatlarının mutlak bir dengeye ulaşacağına inanmış mutlu bir çifttir. Onlar, bu dengenin mutluluk anlamına geldiğini düşünüyorlardı. Jérôme ve Slyvie, özgürlüklerinden fedakârlık etmeden, arzuladıkları nesnelere ve hayat standardına ulaşmak için mücadele etmektedir. Tüketim çılgınlığının doruklarında yaşadığımız günümüzde Jérôme ve Slyvie’nin hikâyesi bizlere pek yabancı değil ancak gidişatımızın pek iç açıcı olmadığını göstermesi açısından çok iyi bir örnek.

4. "Azla Mutlu Olmak" 

Etrafımızdaki her şey, daha fazlasına sahip olduğumuzda daha mutlu olacağımızı söylüyor. Modern çağ bizi reklam ve pazarlamaya boğmayı sürdürüyor. Ve hepimiz şu hayattan ne beklediğimizi araştırıyor, kitaplar okuyor ve mutlu olacağımız o günü bekliyoruz. Peki daha çok satın alarak kim olmayı istiyoruz? Kim olmak bizi mutlu edecek? Bütün dünyada büyük ilgi gören sade ve minimalist yaşamın öncüsü Francine Jay, Azla Mutlu Olmak kitabında, eşyalarımızla ilişkimizi yeniden tanımlarken evimizi kalabalıktan arındırmak için pratik yollar sunuyor. Sade bir yaşamın insanı nasıl özgürleştireceğini anlatarak. Önce kendinize, sonra dünyaya büyük bir iyilik yapın. Azla mutlu olun.

5. "Basit ve Mutlu Yaşam"

Evinizde nefes alabileceğiniz alanlar yaratarak, zihninizi gereksiz detaylarla doldurmadan, üzerinizdeki görev ve sorumlulukların önceliklerini belirleyerek ve sevdiğiniz şeylere vakit ayırarak yaşamanız mümkün. Basit ve Mutlu Yaşam kitabında, bir annenin hayatındaki fazlalıkları fark etmesiyle üzerindeki yüklerden kurtulmak istemesi ve hayatını daha sade bir hale getirirken hangi yöntemleri kullandığı konu ediliyor. 

6. "Sade"

Etrafımızı, evimizi, çantamızı, programımızı, günümüzü, gardırobumuzu, cüzdanımızı yani kısacası tüm hayatımızı ne kadar çok doldurursak o kadar tatmin ve dolayısıyla mutlu olacağımızı zannederiz. Bu kalabalığı yaratırken yaptığımız şey kendimizi yok etmektir aslında. Çünkü kendini sadece boşlukta yaratabilir insan. Azalınca çoğalır, sadeleştikçe özgürleşir ve hatta daha çok görünür olur. Begüm Başoğlu ve Ege Erim bir gün hayatlarındaki fazlalıkları attıkça daha mutlu olduklarını keşfettiler. Bu keşif onların hayatını değiştirdi ve daha çok, daha çok atmaya başladılar. Giymedikleri giysileri tutmayıp, kullanmadıkları eşyaları saklamadılar. Her programa dahil olmaktan vazgeçerken, aslında bir sürü şeye ‘maruz kalmaktan’ kurtuldular. Yani sade bir yaşamı tercih ettiler. Buna tanık olanlar aynısını deneyimlemek istediğinde de ‘sade yaşamak’ akımı oluştu. Artık belki farkında olduğunuz belki de olmadığınız birçok kişi sade yaşıyor. İçinde daha az eşya, daha fazla deneyim olan, daha hafif, sınırlarını kendinizin belirlediği dolu dolu bir yaşam, sadedir.

 

*

Ebru Bektaşoğlu'nun bloğundan alınmıştır.


Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :