BY Residence
İki ödüllü projeniz daha var; BY Residence ve AYO Residence…
Aslında bu iki proje de ayrı konsept projeler. Ama her iki projeye de baktığınızda bizim kullandığımız tasarım dilini görebilirsiniz. Yani tarz olarak ikisi de çok ayrı tarzlar ama dil olarak aynı dil.
BY Residence, Ummanlı bir aile için yaptığımız bir ev. Bizden istedikleri şey, "7 yıldızlı bir otel konseptinde olsun, çok fazla misafirimiz geliyor, burayı 2-3 günlük geçici bir ev olarak görsünler..." O yüzden onların kültürüne ve onlardaki modern algıya hitap edecek bir ev yaptık. Çünkü bizdeki modern algısıyla onlarınki çok farklı. Bütüne baktığınızda, dil bizim oluşturduğumuz bir dil. Bence bir mimar olarak yapmamız gereken de bu. Her müşterinin bir tarzı var ama bizim yapacağımız onların tarzını bir dile döküp kendi çizgimizle, kendi yorumumuzla harmanlamak. Çünkü onların kültürünü yok edemezsiniz, onların tarzına hitap etmek zorundasınız, bu onların evi. Burada bizim işimiz bu tarzı nasıl bir mimari tasarıma dökebiliriz bunu bulmak.
BY Residence
AYO Evi ise tamamen ayrı bir konsepte sahip ama dili yine aynı. Burada da yine akıcılık var. Aslında tüm tasarımlarımızda var bu akıcılık. BY'de mesela, formlar değişerek farklılaşıyor ama malzemeler aynı. AYO evi genç bir çift için tasarladığımız bir ev. Bizim kültürümüzde modern bir ev ve renk istediler. Çünkü çok genç bir çift eviydi, mutfak çok güzel gün ışığı alıyordu. Biz de mutfakta çok güzel bir lacivert tonu kullandık, büyük bir ada yaptık vs. O yüzden mutfağıyla çok ön planda olan bir ev. Yarışmada da mutfağı ile ön plana çıktık. Bütün ev adına aldık ama mutfağa özel bir vurgu yapmıştım. BY Residence'da ise giriş kısmını öne çıkarmıştım. Çünkü bence o evin en etkileyici ve bütün dilini anlatan bölümü oldu.
AYO Residence
Konut projeleri müşteri istekleriyle de şekilleniyor bir anlamda. Siz müşteriyi nasıl yönlendiriyorsunuz?
Öncelikle müşteriyi çok iyi anlamamız gerekiyor. Ben buna özen gösteriyorum, hatta oyuncuların rollerine çalıştığı gibi kendimi onların yerine koyarak anlamaya çalışıyorum. Ardından onların isteklerini, beklentilerini dinliyoruz ve tümünü mantıklı bir plana oturtuyoruz. Bir kere 2-3 farklı plan opsiyonu sunuyoruz. Hangisi istenilirse ona göre moodboard çalışması yapıyoruz. Moodboard'da da tasarımsal anlamda istediklerine göre eve uygulanabilecek tarzları gösterip istediklerini daha iyi anlamaya uğraşıyoruz. Bir anlamda ipucu topluyoruz. Sonra 3D aşamasına geçip tasarımımızı yapıyoruz. Böylece müşterinin ne istediğini anlayıp 3D çizimlere başlamış oluyoruz ki bu da zaman kaybını engelliyor. Aksi halde revize üzerine revize yapmamız gerekiyor.
Bir de ofis projeniz var; Erkim Ofis proje sürecini ve tasarım detaylarını paylaşabilir misiniz?
Çok kısa vadede gelişen bir proje oldu. Eski ofisten çıkıp buraya taşınmaları gerekiyordu ve bizim 2 ay gibi bir süremiz vardı. Bu sürede biz hem tasarımı yaptık hem onayları aldık hem de uygulamaya başladık. O yüzden çok hızlı bir süreçti. Ama hızlı projelerden çok hoşlandığım için benim açımdan çok keyifli bir projeydi. İstedikleri daha geleneksel bir ofisti ama çalışanlar kendilerini evlerinde gibi hissetsin istiyorlardı. Biz de daha çok kum rengi, açık kahverengi gibi renkleri kullandık. Orada da yine akıcılık ön plandaydı. Bütün ofis birbirine akan bir ofisti ama kendi içinde oda oda ayrışmıştı. Ekiplerimiz de çok iyiydi, çok keyifli bir proje oldu. Hızlı bir şekilde hatta verilen süreden de önce teslim ettik.
Erkim Ofis
Mağaza projeleriniz de var…
In-Formal Antalya mağazasının tasarımını yaptık. Uygulamasını biz yapmadık. Orada da bizden markanın kimliğinin çok düzgün bir şekilde ortaya çıkması, markanın duruşu, fiyat politikası, ürünlerin kalitesinin bizim kullandığımız malzemelere yansıması istendi. Biz de buna özen göstererek projeyi geliştirdik. Güncel malzemelerle ama daha geleneksel bir mağaza yaptık.
In-Formal Antalya Mağazası
Kazandığınız ödüllerle birlikte, gurur ve mutluluğun yanı sıra ne gibi bir sorumluluk hissediyorsunuz? Ödüllerin ne gibi bir karşılığı oluyor?
Aslında amaç ödül almak değil ama ben projenin son aşamasını geliştirmek için de ödüllere başvurmaktan hoşlanıyorum. Çünkü projeyi bitirdim, ödüle başvurayım gibi bir süreç olmuyor; başvuru için ayrı bir portfolyo hazırlıyoruz, malzeme paftası hazırlıyoruz. Üniversite döneminde olduğu gibi jüriye çıkar gibi bir hazırlık yapıyoruz. Projemizi bir kere daha gözden geçirme fırsatı buluyoruz böylece. Bu aşama benim hoşuma gidiyor. Hazırlık, anlatım, çizimleri tekrardan toparlama... Hatta bazı ödüllerde kullandığımız bütçeye kadar ayrıntılı bilgi istiyorlar.
Ödülleri aslında bir anlamda insanın kendini eğitmesi gibi görüyorum. Hedef büyütmek gibi, en iyisini yapmaya çalışmak gibi... Çünkü aslında kendimizle yarışıyoruz.
Tasarımlarınızda olmazsa olmazlarınız var mı? Hangi malzemeleri daha çok tercih ediyorsunuz?
Son dönemde sürdürülebilir malzeme kullanmaya dikkat ediyoruz. O yüzden reçineyi çok kullanmaya başladık. Onun haricinde bronz, mat gold eskitmeleri neredeyse her projede kullanıyoruz. Modern olsun klasik olsun hepsine uyumlu bir malzeme. Ahşap zaten hep var. Ahşabın yapısı, kalitesi, duruşu çok güzel bir anlam katıyor her türlü projeye. Ayna güzel bir malzeme benim için, çok kullanırız. Metallerde de titanyum, yani PVD kaplamayı çizilmediği için daha çok tercih ediyoruz. Bir de son dönemde laminat kaplamalar gelişim gösterdi. Lake ile uğraşmaktan çok, istediğimiz efekti verebilecek hazır seçenekleri var. Projemize hitap eden, uygun dokuları bulabilirsek, pratik olduğu için kullanıyoruz.
AYO Residence
Peki, tasarımlarınızda imzanız gibi yer verdiğiniz bir detay var mı?
Var tabi, mesela curl'lü dönüşler, D formlar, bunların birleşimleri ve bu detayın evin farklı noktalarında da başka kimlikle devam ediyor olması. Mesela mutfak adasındaysa bu detay başka bir yerde vestiyerin kapağının bir parçasında olabiliyor, başka bir yerde TV ünitesinin bir detayında olabiliyor. Bence benim imzam aynı malzemenin farklı form ve renkte, mekân içerisindeki tekrarı diyebilirim. Böylece de bütünlük sağlıyoruz aslında.
Neler ilham verir size?
İlham kaynağımız çok. Doğadaki bir yapraktan bile bir dolap kapağının dokusu için ilham alabiliyorsunuz. Eskiden çok fazla dergi okuyorduk; şimdi daha çok sosyal medya platformlarından takip edebiliyoruz. Ayrıca takip ettiğim Archdaily, Mimarizm, Design gibi kaynaklar var. Bunları takip edip sektördeki yeni projeleri görebiliyorsunuz. Bunun haricinde sanatsal aktiviteler, sergiler, müzeler vs. de ilham veriyor. Tabii bir de fuarlara katılmak...