Tamirci Architects'in 2.5 senelik zorlu bir sürecin ardından lezzetli bir akşam yemeği ile açılışı yapılan İlk Yapı'sı Kartal Haftasonu Evi'nin hikayesini, ofisin kurucusu Can Tamirci'den dinliyoruz.
Proje, program olarak, salt yatırım amaçlı bir yapıdaki ezberlere dayalı bir konu değil. Tamamen kişisel bir ihtiyaç hatta bir lüks olmasından ötürü kalıplaşmış mimari temrinlerden biraz ayrışıyor. Aynı zamanda mimar için bir özgürlük alanı sunduğu aşikar. Fakat bu serbestiyet ile beraber; bugüne kadar hiç tanışmadığınız, sohbet etmediğiniz, belki pek fazla da ortak noktanız olmayan bir işverene bir yapı tasarlamak ve onun hayatına nasıl etki edeceğini düşünmek yine de biraz tuhaf ve tedirgin edici bir durum.
Yaptığımız ilk tanışma toplantısında bu durum biraz daha normal seyrine dönüştü. İşveren; nasıl bir yapı istediğini tarif ederken çok kesin hatlar çizmemekle beraber kurduğu en dikkat çekici cümle şuydu: Bu yapı; ne bir ev, ne bir ofis, ne de bir sanat galerisi olmalı. Hepsini kapsayabilecek ama yalnız biri ile sınırlı olmayan! Arzu edilen bu çoğunluk; klişe bir işveren talebi gibi görünse de konseptin oluşmasında epey aydınlatıcı olduğu söylenebilir. Soyut da olsa, içinde esneklikler barındırması beklenen bir yapıyı tarif ediyordu ve mimari dile görece rahat çevrilebilecek bir karşılığı vardı.
Peki nedir bu karşılık? 1 cümleyle anlatmak mümkün esasında. Batı cephesinde izdüşümleri üst üste gelen; diğer yönlerde ise uzanarak birbirinin üzerinde kayan 3 ortogonal kütle ve bu 3 kütleyi birleştiren bir düşey boşluk. Mümkün olduğunca yalın ve dolaysız. Arazinin belli köşelerini tutan bu 3 yatay kütle farklı yönlerde temas ettiği diğer kütlelerin terası ya da saçağı haline gelir. İzdüşümü sabit olan batı cephesi ise otopark rampasının plandaki satıhını oluşturmakta.
Arazideki kot farkı; bodrum kat kütlesinin ön bahçeye, zemin kat kütlesinin ise arka bahçeye düz ayak şekilde oturmasına imkan verir halde. Bu mimari kurgu, yaklaşık olarak arazinin geometrik merkezine denk gelen iç bahçe ve ona düşeyde eşlik eden ana merdiven ile tamamlanarak nihai haline bürünmüş olur.
Zemin kattaki en kritik algı; bahçe kapısından deniz manzarasına kadar kuzey-güney yönünde yakalanmaya çalışılan sürekli perspektif algısı. Bahçe kapısı açıkken dahi yapının içinden doğru görünen Marmara Denizi ve oradaki yük gemileri sizi adeta yapının içerisine davet eder halde okunabilir.
Toplam 300 m2'lik esnek ve akışkan bir yaşam alanı sunan üst 2 katın aksine bodrum kat; daha tanımlı ve mahremiyet içeren dinlenme hacimlerine ayrılmış durumda. Bu kattaki yatak odalarından ön bahçeye geçişler lineer botanik havuzun üzerine yerleştirilmiş ahşap decklerden sağlanıyor. Ön bahçede bir başka mimari öge olarak önerilen çim amfi ise otopark rampasını daha derine indiremediğimiz için döşemeyi havaya kaldırarak ürettiğimiz bir çözümün ürünü.
Yapının toprak üstünde kalan kısmı yaklaşık 240 m3'lük bir düşey boşlukla ilişkileniyor. Neden m3 olarak belirtiyorum çünkü plandaki oturumundan ziyade içine girdiğinizdeki hissedilen boşluk algısının daha karakteristik ya da çarpıcı olduğu kanaatindeyim. Zemin katta tüm mekanlar bu boşluğun çevresinde örgütlenirken aynı zamanda iç mekanda bir tür şeffaflık da sağlıyor. Yani iç ve dış kavramının biraz muğlaklaştığı, boşluk içinde tanımlanmış başka bir boşluk denebilir.
Tasarım kısmını bu kadarla sınırlı tutup biraz da şantiye aşamasından söz etmek gerek.
Arazideki mevcut derme çatma yapı yıkıldıktan sonra ilk aşama temel ve kaba inşaat aşaması. Mimari projeden çok statik projenin ellerde gezdiği ve sizin de haliyle biraz bozulduğunuz bir dönem. Karar verilen kompozit taşıyıcı sistem; bize tüm yapının sadece taşıyıcı iskeletini tabliyeler olmadan görebilme imkanı sundu. Tabi bu safha aynı zamanda yapının gerçek gabarisiyle ilk kez karşı karşıya gelme anına tekabül ediyor. Sanki bazı layerleri kapatılmış bir bilgisayar simülasyon görselini andıran bir görüntü.
Şantiyenin ikinci aşaması ayırıcı duvarlarla beraber yapının tüm dolu-boş kısımlarının ortaya çıktığı, mekanik sistemlerin entegre edilip asma tavanların kapatıldığı aşama. Bu durumda elinizde tek renk, monochrome bir elbise var gibi düşünebilirsiniz. Tüm mekanların fiziksel kalitesine ve yapının içindeki tüm perspektiflere ulaştığınız an. Gün içindeki tüm ışık ve gölge oyunlarını izleyebildiğiniz, sesin yapının içinde nereden nereye kadar ulaştığını test edebileceğiniz, yani bir anlamda yapının sağlamasını yapabileceğiniz bir safha.
Ve son olarak; kaplama malzemeleri, bitiş detayları ve mobilyalarla yapıyı kullanıma hazır hale getirmek. Aydınlatmalar da tamamlandıktan sonra bir başka merak unsuru yapının gece nasıl bir etki uyandırdığıdır. Zemin katta kullanılan U profil buzlu cam biraz nazlı bir malzeme olsa da ışığı difüze etme karakteri malzeme seçimini doğrular haldeydi.
Yapının tamamlanmasının ardından her hafta rutin olarak şantiye toplantılarını haber veren maillerin yerine bu sefer tamamlanmış yapının içinde yenecek ilk akşam yemeği davetiyle ilgili bir mail ulaştı. Emsali pek de sık rastlanmayacak bir şekilde projede emeği geçen tüm aktörler için işverenin düzenlediği bir organizasyon.
2,5 sene boyunca yaşanan onca girift ilişki ve hiyerarşik zorlamalara rağmen lezzetli bir akşam yemeği ile bir nevi yapının açılışı hep beraber yapılmış oldu. Başta işveren olmak üzere herkes sonuçtan tatmin olmuş ve mutlu görünüyordu. Hem zaman hem de finansal olarak bu kadar toleranslı bir işin içinde olmak bir mimar açısından ne gibi kazançlar ya da kayıplar içerir henüz bunu tahmin etmek güç.
Proje Künyesi:
Proje Adı: Kartal Haftasonu Evi
Proje Yeri: Kartal / İstanbul
Mimari Tasarım: Tamirci Architects
Mimar: Can Tamirci
Tasarım Ekibi: Pınar Aydın, Sevda Ağcakale, Sezin Taner
Proje Yöneticisi: Özden Yaman
Şantiye Yöneticisi: Metin Yıldız
İşveren: Tadım Gıda
Yüklenici: Sena İnşaat ve Makina, Tuna Yapı
İçmimari: Esat Fişek İç Mimarlık
Grafik Tasarım: Dilara Sezgin
Strüktür Mühendisliği: Sigma Mühendislik
Mekanik: Deko Mühendislik
Elektrik: Atlantis Proje
Model: 4.Boyut
Proje Tarihi: Ağustos 2012 - Ekim 2013
Tamamlanma Tarihi: Şubat 2015
Toplam İnşaat Alanı: 1.165 m2
Arsa Alanı: 874 m2
Fotoğraflar: Altkat Mimari Fotoğraf, İbrahim Özbunar