Richard Rogers İstanbul'daydı
mimarizm.com / E. Seda KAYIM
/ 04 Kasım 2009
Arkitera Mimarlık Merkezi ve Garanti Galeri'nin birlikte koordine ettiği "Kent & Mimarlık Günleri" kapsamında düzenlenen ve dünyaca ünlü İngiliz mimar Richard Rogers'ın konuk olduğu Arkimeet konferansı, dün akşam (3 Kasım 2009) gerçekleştirildi. Mimarın sunumunu dinlemek üzere Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ne gelen mimar ve mimarlık öğrencilerini ise, kötü bir sürpriz bekliyordu. 19:30'da başlayacak olan etkinlik için ayrılmış olan 350 kişilik konferans salonunun ve canlı yayın yapılacak olan dersliğin konferanstan tam bir saat önce hınca hınç dolması, pek çok kişinin geri dönmesine neden oldu.
Kalabalık yüzünden konferans salonuna girmenin bile imkansız olduğu Arkimeet'te, canlı yayın yapılacağı ilan edilen derslikte de yer bulmak neredeyse imkansızdı. Konferansın başlaması ile birlikte burada baş gösteren teknik sorunlar ve havasızlık ise, katılımcıların alkışlı protestolarına neden oldu. Kısa sürede çözülen ses sorunlarının ardından ise izleyiciler rahat bir nefes aldılar.
Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Tuncay Eyüce'nin açılışını yaptığı konferansta Rogers, 50 yılı aşkın mimarlık birikiminin bir özetini aktarmaya çalıştı. Bu 50 yıllık süreçte içinde yer aldığı çok sayıda ortaklığı "Mimarlıkta her zaman bir takımız" sözüyle vurgulayan Rogers, ilk mimarlık üretimi olan ve ilk eşi ile birlikte ailesi için tasarladığı ve uyguladığı konut projesinden başlayarak kariyerinin bir retrospektifini sundu.
"Pompidou'yu yapabileceğimize inanabilecek kadar naiftik"
Rogers kendisine bugünkü şöhretini kazandırmış ve mimarlık mesleğindeki yeteneklerini ortaya koyma şansı vermiş iki projeyi, Londra'daki Lloyd's Binası'nı ve Paris'teki Pompidou Center'a sunumunda detaylı olarak yer verdi. Rogers, o dönemdeki ortağı Renzo Piano ile birlikte yarışma kazanarak tasarlama şansına kavuştukları Pompidou'nun, "yapabileceklerine inanacak denli naif" olduklarını için hayata geçebildiğini dile getirdi. "Mimarlık tamamıyla sorunları anlamak ile ilgilidir" diyen Rogers, inşaatı sırasından herkesin yapıdan nefret ettiğini, ancak açıldıktan sonra popülerleştiğini ve bugün Avrupa'da en çok ziyaret edilen yapı unvanına sahip olduğunu da belirtti.
"Çıkan insanlar inen insanları görüyor. Ve bence bu seksi!"
Richard Rogers, Pompidou Center'dan sonra uzun bir süre iş alamadığını ve Londra'daki Lloyd's binasının bu aralığın ardından ilk işi olduğunu söyleyerek, iki projeyi şu şekilde karşılaştırdı: "Pompidou bir kültür merkezi idi; Lloyd's ise daha ziyade bir İngiliz kulübü."
Lloyd's binası üzerinden kendisi için iki önemli müşteri olduğunu ve bunlardan ilkinin binanın kullanıcısı ise diğerinin de sokaktan geçen insan olduğunu dile getiren Rogers, her iki tasarım üzerinden detaylara verdiği önemi vurguladı. Pompidou'da şeffaf örtülü yürüyen merdivenleri, Lloyds'da ise üç kat yansıtıcı cam ile kapatılmış asansörleri örnek gösteren Rogers'ın "Çıkan insanlar inen insanları görüyor. Ve bence bu seksi!" demesi, salonu kahkahalara boğdu.
Richard Rogers, Tayvan'da düşük maliyetli ofis binası, San Francisco'da Transbay Kulesi ve Canarian Wharf kentsel planlaması gibi orta ve büyük ölçekli çok sayıda projeden söz ettiği konferans ile, tasarımları ile daima yeni olanaklar aradığını vurguladı.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın