"Gazete Binaları, Gazeteciliğin İdare Edildiği Mekanlara Dönüştü"

mimarizm.com / 08 Ekim 2016
Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM), “Dünya Mimarlık Günü” kapsamında düzenlenen etkinliklerin dokuzuncu oturumunda medya yapıları tartışıldı. Konuşmacılardan Gazeteci, Yazar Serpil Yılmaz, “Günümüz gazete binaları gazetecilerin çalıştığı değil, gazeteciliğin idare edildiği mekanlara dönüştü” dedi.

Medya profesyonellerinin ve mimarların bir araya geldiği oturumda gazeteciler çalıştıkları binaları tartıştı. Tabanlıoğlu Mimarlık Kurucu Ortağı Melkan Gürsel’in moderatörlüğünü yaptığı oturuma CNN Türk Program Yapımcısı, Gazeteci Ahu Özyurt, Doğan Kitap Yayın Direktörü Cem Erciyes, Milliyet Gazetesi Köşe yazarı Özay Şendir, Habertürk Gazetesi Köşe Yazarı Serpil Yılmaz ile Posta Gazetesi Köşe Yazarı Şirin Sever konuşmacı olarak katıldı.

Moderatör Melkan Gürsel, Bab-ı Ali’deki küçük alanlardan şehir dışındaki büyük medya plazalarına kayan, oradan da şehir içine geri dönen medya binalarındaki değişimleri anlatarak konuşmasına başladı.

“İhtiyaçlar ve medya değişiyor ama binalar aynı kalıyor”

Özay Şendir, medya binalarının medyanın çalışma biçimini, çalışanlarının yaşama şeklini etkilediğini belirtti. 90’lı yıllarda şehir dışında yapılan medya binalarının iyi yapılar olduğunu ifade eden Şendir, bunlara Halkalı’da bulunan Sabah-ATV binasını örnek verdi. Şendir, bu binanın çalışanların ihtiyaçlarını karşıladığını söyleyerek, dikey mimariye göre yatay biçimli mimarinin gazetecilerin beklentilerini karşıladığını dile getirdi. Şendir, gazetecilerin sağlıklı bir şekilde haber üretebilmeleri için sokaktan kopmamaları gerektiğini, şehir dışına yapılan medya plazalar ile gazetecilerin sokaktan koptuğunun altını çizdi. Bu binaların ekonomik sebeplerle tekrar şehir içine döndüğünü yineleyen Şendir, gazetecilerin artık şehir içinde ve kendileri için yapılmayan binalarda çalışmak zorunda kaldıklarını belirtti. Şendir, ideal medya binasının gazeteci ile halk bütünleşmesini sağlayacak şekilde şehir içinde ve medya çalışanlarının  ihtiyaçlarına göre dizayn edilmesi gerektiğini söyledi. Medyanın değişiminden hareket eden Şendir, artık televizyonların dizi yapımcılığı yaptığını eskisi kadar büyük program stüdyolarına ihtiyaç kalmadığından bahsetti. Şendir, “İhtiyaçlar ve medya değişiyor ama binalar aynı kalıyor” dedi.

“Gelecekte ihtişamlı medya binaları olmayacak”

Şendir gelecekte haber merkezlerinin kalmayacağı öngörüsünde bulunarak, medya binalarının idari ofisler haline geleceğini kaydetti. Şendir, “Gelecekte ihtişamlı medya binaları olmayacak. Türkiye’de toplam gazete tirajları 3 milyon 300 bin. Medya etkisini kaybediyor.” dedi. 

“Medyanın gücünün simgesi gibiydiler”

Cem Erciyes, medyanın dönüşümünden bahsederek, 90’lı yıllarda yapılan yeni medya binalarını anlattı. Bu binaların medyanın gücünün simgesi olduğunu ifade eden Erciyes, ardından çalıştığı medya binaları ile ilgili deneyimlerini dinleyiciler ile paylaştı. Medya yapılarının insanları bir araya getirdiği oranla iyi yapılar olduğunu söyleyen Erciyes, yeni medya binalarının bu doğrultudan uzak olduğunu dile getirdi. Erciyes, “Ortak sosyal alanların olmaması çalışanların mutsuz olmasına sebep oluyor” dedi.

Erciyes, medya binalarındaki toplantı odalarının yetersizliğinden bahsetti. Erciyes gelecekteki medya yapıları için ise şunları söyledi: “Binalar küçülecek ve değişik fonksiyonlara açık, farklı iş alanlarını barındıracak ofislere dönüşecek”

“Günümüz gazete binaları gazetecilerin çalıştığı değil, gazetelerin idare edildiği mekanlara dönüştü”

Serpil Yılmaz, günümüz gazete binalarının gazetecilerin çalıştığı yerler yerine gazeteciliğin idare edildiği binalara dönüştüğüne dikkatleri çekerek konuşmasına başladı. Üretim araçlarının değişimi ile teknolojik gelişmelerin gazeteciliği değiştirdiğini ifade eden Yılmaz, bunun da bina tasarımını etkilediğini kaydetti. Yılmaz, bina tasarımının orada çalışacaklara da sorulması gerektiğini belirterek, “Çalışanlar olarak bize kimse binaların nasıl olması gerektiğini sormadı” dedi. Mevcut yapıların gazeteciliğin önüne duvar örmeye başladığının altını çizen Yılmaz, “Yaka kartı ile ya da kimlik bırakılarak girilen bir binada siz kendinizi ne kadar oraya ait hissedebilirsiniz ki” dedi.

“Büyük binaları finanse edecek güç yok”

Şehir dışındaki büyük binalardan şehir içindeki küçük binalara geçisin ekonomik sebeplerden kaynaklandığını yineleyen Yılmaz, büyük binaları finanse edecek bir gücün olmadığını söyledi. Yılmaz, küçük yapılara dönüşen binalardaki gazeteciliğin de artık bireyselleştiğini kaydetti.

“Gazeteci bağımsızlığı mabet gibidir. Binalar da bu mabeti temsil etmelidir”

Yılmaz, gazete binalarının kütüphanesi olmadığını ve bunun bir eksiklik olduğuna dikkatleri çekti. Yılmaz, “Gazetecilik saygın bir iştir. Binaların da saygın olması gerekiyor. Gazeteci bağımsızlığı mabet gibidir. Binalar da bu mabeti temsil etmelidir” dedi. Medya binaları tasarlayan mimarlara yönelik ise Yılmaz, “Bizim mabetimizi yapın. Bize saygı gösterecekleri bir bina olsun. Özellikle zamana karşı yarışan muhabirler için keyifli zaman geçirecekleri, eğlenceli mekanlar tasarlayın “dedi.

“Artık gazetecilik, gazetecilik için tasarlanmayan binalarda yapılıyor”

Şirin Sever, eski medya binalarına özlem duyduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Sever, “Eskiden bu mekanlara karşı bir aidiyet duygunuz vardı. Herkes binanın buluşma noktasında bir araya gelirdi. Artık şehre geldik. Evlerimiz işyerlerine daha yakın ama insanlar gazete binalarına gitmek istemiyor. Gazeteciliğin eski ruhu yok” şeklinde konuştu. Teknolojinin getirdiği değişikliklerle gazeteciliğin artık her yerden yapılabileceğine dikkatleri çeken Sever, “Gazete binaları gazetecilere yeterli imkanları sunamıyor. Patronların da artık gazeteci olmamasından kaynaklı sorunlar var. Gazeteci kökenli patronlar bina tasarımını uzmanlarla ve mimarlarla yapıyor. Hiçbir gazete patronu böyle bir vizyonda değil. Artık gazetecilik, gazetecilik için tasarlanmayan binalarda yapılıyor” dedi. Trafiğin göbeğinde, yemekhanesi olmayan, asansörlerin ihtiyaçları karşılamadığı gazete binalardan bahseden Sever, gazetecilerin paravanlarla bölünen odalarda havasız ve ışıksız çalıştığına dikkat çekti. Sever, “Medya merkezleri eğlenceli ve çalışana saygılı binalar olmalı” dedi. Sever, gelecekte çalışanların binalara aidiyet duygusunun daha da azalacağına vurgu yaptı.

“Medya binaları büyük yapılmalıdır”

Ahu Özyurt, çalıştığı Doğan Medya Center binasını anlattı. Bu binanın ihtiyaca göre değişen, esnek bir şekilde tasarlandığına dikkatleri çeken Özyurt, estetik unsurlar ile beraber medya binasının çok farklı fonksiyonları içinde barındırabilme özelliğinin olması gerektiğini kaydetti. Özyurt, “Gazete binaları sosyal yerlerdir. Farklı fikrilerin birbiri ile adeta çarpıştığı bir düşünce merkezidir. Bu yüzden bu binalar büyük yapılmalıdır” dedi.


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :