"İçimdeki Şehir" Kapılarını Borusan Contemporary’de Açtı

mimarizm.com / 22 Ekim 2024
Borusan Contemporary, yeni kültür sanat sezonunu Amerikalı multidisipliner sanatçı Doug Aitken’in “İçimdeki Şehir” sergisi ile açıyor. Jérôme Sans küratörlüğünde gerçekleştirilen sergi, Aitken’in 2006-2024 yılları arasında üretilmiş eserleri bir araya getiriyor. Sanatçının Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu siparişiyle ürettiği mekâna özgü yerleştirmesinin de bulunduğu monografik sergi ile Necmi Sönmez’in küratörlüğünü üstlendiği Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu seçkisi “Ebedi Prelüd” Perili Köşk’te ziyaret edilebilecek.

Doug Aitken, uyurgezerler, 2007, Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2024 © Doug Aitken, Sanatçının izniyle; 303 Gallery, New York; Galerie Eva Presenhuber, Zürih; Victoria Miro, Londra; Regen Projects, Los Angeles. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Borusan Contemporary, yeni kültür sanat sezonunda sanatseverleri güncel sanatın önemli isimlerinden Doug Aitken ile buluşturuyor. Bireysellik ve özgürlük kavramlarının bugününü araştıran, sanat üretiminin olanaklarını zorlayan ve izleyicisini bilincin sınırlarına doğru kışkırtan multimedya sanatçısı Doug Aitken’in, Borusan Contemporary’de gerçekleşen Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “İçimdeki Şehir”, insanın bireysel tarihi ve günümüz insanlık durumuna bir bakış sunuyor.

90’lı yıllardan bu yana çağdaş sanatın farklı pratikleri ve söylemlerinin sınırlarını zorlayan Amerikalı multidisipliner sanatçı Doug Aitken, modern yaşamın ve hiper bağlantılılığın karmaşıklıklarını ve çelişkilerini, neoliberal küreselleşmiş toplumdaki özgürlüğün anlamını ve bunun bireylerin izolasyonu üzerindeki olası etkilerini ele alıyor. Aitken’in monografik sergisi İçimdeki Şehir, sanatçının 2006’dan 2024’e kadar uzanan üretimlerinden bir seçki sunuyor. 17 Ağustos 2025 tarihine kadar Perili Köşk’te ziyaret edilebilecek sergi, uluslararası alanda yenilikçi ve çok yönlü yaklaşımıyla tanınan sanat yönetmeni Jérôme Sans küratörlüğünde düzenleniyor. Aitken’in geniş yelpazedeki sanatsal pratiğini, farklı disiplinlerle bir araya getiren sergi, ziyaretçileri pasif bir gözlemciden öteye geçerek, mekâna özgü kurgulanmış bir deneyimle kentlerin dokusu ve ritmiyle etkileşime girmeye davet ediyor.

Özellikle şehirleri merkeze alan çalışmalar, günümüzün aşırı bağlantılı dünyasını ve paradoksal izolasyonunu araştırıyor. Hareket ile hareketsizlik, hız ile yavaşlık, bağlantı ile yalnızlık arasında duran bu çalışmalar, kentsel, fiziksel, dijital ve duygusal ortamlarda insan hareketliliğini sorguluyor. Yalnızlık ve genişleyen mega şehirlerin kütlesi ile sınırsız dijital okyanusta kaybolma üzerine odaklanan sergi, insanlığın yönünü sorgulayarak varoluş biçimlerine yanıt arıyor. Doug Aitken, hızlı teknolojik ilerleme ve değişen kentsel manzaralar içinde yön bulabilmenin zorluklarına dikkat çekiyor.

14 Eylül’de Perili Köşk’te kapıları ziyarete açılan sergileri ile ilgili görüşlerini paylaşan Borusan Contemporary Müdürü Dr. Kumru Eren, şunları ifade etti: “Türkiye’deki ilk kişisel sergisi Borusan Contemporary davetiyle gerçekleşecek olan multimedya sanatçısı Doug Aitken’in, Perili Köşk’e özel tasarlanan sergisi İçimdeki Şehir’i sanatseverlerle buluşturmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Yeryüzüne yabancılaşan, dönecek yurdu kalmayan insanın (ve sanatın) enformasyon koridorları veya beyaz küp dışında var olacağına dair umudunu; çöllerden, okyanuslardan, Alpler’in zirvesinden, Boğaz kıyısında kırmızı tuğlalarıyla sessizce yükselen Perili Köşk’e taşıyor. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun siparişiyle üretilen ve sanat tarihinin kilometre taşlarından Marcel Duchamp’ın modernist bir klasiğine de referans veren “Yükselen Merdiven” (2024) adlı kinetik heykel de sergi kapsamında görülebilecek.”

“Kapıyı açıp bu girdabın içine düşmek istedim”

Çağdaş yaşam, teknoloji ve insan bağlantılılığı temalarına odaklanan eserlerini değerlendirirken sanatçı Doug Aitken şunları söylüyor: “Buradaki çalışmalarım geleneksel anlamda doğal ya da organik olmayan bir ortamda modern yaşamla ilgileniyor. Farklı karakterlerin bir dizi anlatısı, uzayda hareket ediyor, çeşitli biçimler ve enkarnasyonlar alıyor. Bu, aslında izleyicinin bir diyalog yaratmasıyla ilgili. Yaptığım çalışmalar sorular öneriyor. İzleyicinin bir adım geri atarak kendisi hakkında düşünmesine, zaman içinde bir fikir ya da yankı oluşturmasına veya bir sanat eseriyle tartışmasına olanak tanıyor.” Aitken, Borusan Contemporary ile birlikte sergiye ev sahipliği yapan Perili Köşk’ten derinden etkilendiğini şu sözlerle ifade ediyor: “Mimarisi ve konumuyla gizemli bir kaleyi andıran bu dikey, kırmızı tuğlalı köşk beni çok etkiledi. Boğaz caddenin karşısında, köprü ise sol tarafta. Avrupa’da durup Asya’ya bakıyorsunuz. İnanılmaz bir kesişme duygusu, üst üste binen kültürlerin karmaşıklığı var. Büyüleyici ve başka hiçbir yere benzemiyor. Bu sergi için iç mekânları kullandım ve onları sonsuz hale getirdim. Sonuç olarak, enstalasyonlar oldukça sürükleyici; her biri farklı bir mecra ve farklı anlatılar içeriyor. İçeri girip parlak bir duvarda iyi aydınlatılmış bir dizi resim görmek değil, kapıyı açıp bu girdabın içine düşmek istedim.”

Aitken’in, günümüzün hızlı temposunun ortasında yaşamanın, teknolojik ilerleme ve değişen kentsel manzaralar içinde yön bulmanın zorluklarına dikkat çektiği serginin küratörü Jérôme Sans ise şunları söylüyor: “Sürekli ivme kazanan, insanlığın yeni teknolojiyle birlikte görülmemiş bir hızla değiştiği dünyada, Doug Aitken'in eserleri, kendimiz, neyi nasıl yaşadığımız ve şehirlerin değişen yüzleri, yani bugünün ve yarının yüzleri, üzerine düşünmeye bir davettir.”

Doug Aitken, Yükselen Merdiven, 2024; Sergiden görünüm: Borusan Contemporary, İstanbul, 2024, © Doug Aitken, Sanatçının izniyle; Borusan Contemporary, İstanbul. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Farklı dönemleri ile insanlığın istikametini sorguluyor

Hareket ile hareketsizlik, aşırı hız ile yavaşlık, bağlantı ile yalnızlık arasında yer alan çalışmalar, günümüzün kentsel, fiziksel, dijital ve duygusal ortamlarında insanın yönünü sorguluyor. Aitken’in pandemi döneminde ürettiği üç kanallı film enstalasyonu Bayraklar ve Enkaz (2021) ile tekstil işi Dijital Detoks (2020), yakın tarihte ilk kez küresel çapta bir duraksamaya yol açan karantina dönemini; o ana kadar durmadan akmakta olan bilgi ve insan selinin ortasındaki sessizlik ve soluklanma anını yansıtıyor. Pandemi öncesinde üretilmesine rağmen benzer bağlantı sorunsallarına değinen 3 Modern Figür (nefes almayı unutma) (2018), cep telefonuna sığabilecek bir boşluğu sıkıca kavrayan, yalnız ve sabit üç parlayan figürü sergiliyor. Temasına uygun şekilde, müzenin iki katı arasındaki geçiş yoluna yerleştirilen fotoğraf serisi pencereler (2007), tren ya da uçak pencerelerinden bir dizi anonim karakteri göstererek yolculuğun ara mekânlarına odaklanıyor. Sanatçının mobilite ve doğrusal olmayan anlatılar üzerine yaptığı araştırmaları takiben ürettiği uyurgezerler (2007) ise, New York’ta dolaşan ve hikâyeleri parçalı bir anlatı hâlinde kurgulanan beş karakterin yaşamını tasvir ediyor. Eş merkezli, kesişen ve genişleyen iki daireden oluşan neon eser iki kere düşünme II (2006) ise benzer bir şekilde daima hareket ediyor ve bu hareketi bir sekans boyunca sürdürüyor.

Mekân ve insanla bitmeyen bir etkileşim

Sanatçı, sürekli biçim değiştiren kinetik heykeli Yükselen Merdiven (2024) ile hareket fikrini incelemeye devam ediyor. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu tarafından sipariş edilen bu eser, birbiriyle kesişen ve ışığı yansıtan disklerden oluşan bir sütun şeklindedir. Yavaşça dönerek statik ve sabit sanat geleneğine meydan okuyan eser, günümüzün hızlı ritminin ortasında bir yavaşlama aracı olarak yeni ve beklenmedik deneyimler sunuyor. Eser, izleyiciye anlık ve gerçek zamanlı bir etkileşim fırsatı veriyor.

Bengü Karaduman, Sistemdeki Masum Hata, 2010, 56 x 120 cm, Kromojenik baskı, pleksiglas Ed. 1/5 + AP, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

Ebedi Prelüd: Teknolojiyle Şekillenen Sanat Deneyimi

Küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in üstlendiği Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun yeni seçkisi, Ebedi Prelüd, İçimdeki Şehir ile eş zamanlı olarak Perili Köşk’ün büyüleyici atmosferinde ziyarete açılıyor. Ebedi Prelüd sergisi, ziyaretçilerini, teknolojinin şekillendirdiği yeni bir çağda, sınırsız bir sanat yaratımını keşfe davet ediyor. Dijital çağın sanat üzerindeki dönüştürücü etkisi, bu sergide gözler önüne seriliyor. Sanatçılar, geleneksel sanat yöntemlerini dijital araçlarla birleştirerek yepyeni ifade biçimleri geliştiriyorlar. Serginin her adımında neon heykeller, video yerleştirmeleri, müdahale edilmiş fotoğraflar ve kavramsal çalışmalar ile sunulan görsel deneyim, izleyicilere sanatın farklı boyutlarını derinlemesine inceleme fırsatı veriyor. Uluslararası çağdaş sanatın önde gelen isimlerinin eserlerini bir araya getiren serginin, önemli bir bölümü ilk kez gösterilecek olan, farklı dijital tekniklerle üretilmiş çalışmalardan oluşuyor.

Borusan Contemporary yalnızca hafta sonları 10.00–19.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

Engin Beyaz, Rabb; Arıya Vahyetti 2010 (Yeni Edisyon 2024) Değişken Ölçüler Pleksiglas ve şeffaf kâğıt, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, Fotoğraf: Hadiye Cangökçe

*

Doug Aitken Hakkında

Doug Aitken, kategorilerle tanımlanmayı reddeden bir sanatçıdır. Pratiğinde film ve enstalasyonlardan mimari müdahalelere bütün ifade araçlarını kullanır. Sanat eserinin doğasının ne olabileceğini ve sanat deneyiminin neler başarabileceğini yeniden tasavvur etmek için kalıplara karşı koyan Aitken, izleyiciyi zaman, mekân ve belleğin akışkan kavramlara dönüştüğü bir sahneye davet eder. Sanatçının eserleri, The Whitney Museum of American Art, The Museum of Modern Art, Viyana Secession Binası, Serpentine Gallery ve Centre Georges Pompidou gibi dünyanın dört bir yanında tanınırlığa sahip birçok kurumda sergilenmiştir. 1999’da, Venedik Bienali’nde elektrik dünya adlı enstalasyonuyla Uluslararası Ödül’e layık görülen Aitken’ın diğer ödülleri arasında, Nam June Paik Art Center Ödülü (2012), Smithsonian Magazine American Ingenuity Görsel Sanatlar Ödülü (2013), 2017’de ilk kez verilen Frontier Sanat Ödülü ve ArtCenter College of Design Yaşam Boyu Başarı Ödülü (2019) bulunmaktadır.

Jérôme Sans Hakkında

Jérôme Sans, yeni sergi ve kültür kurumu modellerine öncü olan çok yönlü yaklaşımıyla uluslararası tanınırlığa sahip bir küratör, kültürel provokatör ve kurum direktörüdür. Tasarım, moda ve mimari gibi alanlardaki bütüncül uzmanlığı sayesinde sanatı, sergilemenin ötesine uzanan ve marka, kentsel gelişim gibi çeşitli bağlamları kapsayan bir şekilde deneyime sunmaktadır. Sans, kamusal alan enstalasyonlarına ilişkin ileri görüşlü bakış açısıyla kent çapında birçok proje gerçekleştirmiştir. Paris’teki Palais de Tokyo’nun kurucularındandır ve Pekin’deki öncü Ullens Center for Contemporary Art’ın (UCCA) direktörlüğünü yapmıştır. Sans’ın çok sayıda yayını bulunmaktadır ve Fransız kültür dergisi L'Officiel Art’ın kreatif direktörlüğü ile genel yayın yönetmenliğini üstlenmiştir. 2022’den bu yana, Meksiko’daki Chapultepec Ormanı’nın merkezinde yer alan LagoAlgo’nun sanat direktörü olarak görev yapmaktadır. Paris’te bulunan Vendôme Meydanı üzerine Alicja Kwade (2022) ve Bernar Venet (2023) iş birliğinde gerçekleştirilen kamusal müdahalelerin de küratörü olan Sans, aralarında Taipei Bienali (2000), Lyon Bienali (2005), Belgrad’daki Museum of Contemporary Art’ta Erwin Wurm: One Minute Forever sergisi (2022) ve Noor Riyadh (2023) gibi büyük çaplı pek çok serginin küratörlüğünü üstlenmiştir.

Borusan Contemporary Hakkında

Borusan Contemporary, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan beslenen sergiler, etkinlikler ve eğitim programlarına yer veren, sipariş yoluyla yeni sanat üretimlerini ve sanat yazarlığını destekleyen çok platformlu bir güncel sanat kurumudur.

Kurumun 2011’den bu yana yürüttüğü faaliyetlerin belirleyici özelliği, fotoğraf, video, ses, ışık, yazılım, veri gibi teknolojilere sanat pratiğinde yer veren uluslararası sanatçılara ve en geniş tanımıyla yeni medya sanatına odaklanmasıdır.

Sergiler ve etkinlikler, Borusan Holding’in merkez ofisi olan Perili Köşk’te gerçekleştirilmektedir. Bu konumlandırma sayesinde ofis ortamı içinde özgün bir sanat merkezi yaratılarak, iş dünyası için yenilikçi ve yaratıcı bir model oluşturulmuştur.

Programın çoğu Borusan Holding ofislerinin de bulunduğu, İstanbul'daki Perili Köşk’te gerçekleşir ve bu da özünde ofis ortamında hayat bulan benzersiz bir müze yaratır. Galeri, ofis alanları, kafe, Artstore ve Boğaz’ın nefes kesici manzarasına hâkim açık hava terasları da dâhil olmak üzere tüm bina hafta sonları genel ziyarete açıktır.


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :