Ünlü Yunanlı Ressam Fassianos Tem'de

Barış Toplantısı, 2011
Hem Yunanistan'da hem de yurt dışında en çok tanınan Yunanlı ressam olan Alecos Fassianos Türkiye'deki ikinci kişisel sergisini altı sene sonra yine Tem Sanat Galerisi'nde açıyor.
2004 senesinde Atina'da iki büyük retrospektif sergi ile sanatının zirvesine tırmanan sanatçının, Olimpiyatlar öncesi Atina'da Benaki Müzesi'nde yer alan "Athlos Mythos Eros" adlı sergisinden sonra, Yunanistan'ın Yunan ve Batı Avrupa sanatı konusundaki en önemli kurumu olan National Gallery – Alexandros Soutzos Müzesi'nde on beş yaşından bu yana yaptığı resim, desen, heykel, pano ve objelerden oluşan üç yüz altmış yapıtı içeren "Gündelik Hayat Mitolojileri" adlı retrospektif sergisi gerçekleşti. Dev boyutlu eserlerin yer aldığı bu sergi, kapısının önünde uzun kuyruklar oluşturarak gezilme rekorları kırdı.
National Gallery'de Alecos Fassianos'un son retrospektifini hazırlayan küratör Efi Agathonikou, sanatçının sanat yaşamındaki evreleri, sergi için yapılan katalogda şöyle özetliyor:
"(...) Daha 1960'ın başlarında, iki ayrı özelliğiyle, yazma ve kendini ifade biçimleriyle nitelendiriliyordu. Bazı eserlerde renk hâkim, başkalarında çizgi. Eski Yunan vazolarının ve lekythosların etkisi aşikâr. Kırmızı figürlü Atina vazolarının süslemelerini çağrıştıran hikâyeleri nötr bir zeminde geçiyor; monokrom, mavi, kırmızı veya altın rengindeler. Bazen birkaç eser boyunca gelişen gündelik hikâyeler anlatıyorlar. Bisikletçilerin beraberinde, "kalabalık" teması ortaya çıkıyor. Eserlerin alt kısmında küçük kafalardan oluşan frizler, veya sıra sıra insanlar. Üstlerinde bir bisikletçi veya bir manzara, gökyüzü veya gökdelenler.
Aşağı yukarı 1973-74'den beri, 'boyadığı' işlerinde, yani rengin hâkim olduğu eserlerinde de bu iki ayrı ifade biçimi hakimdi. Yassı bedenler ve belli bir hacmi olan bedenler resmediyordu. Işığa ve mekâna bağlı. Işık nesneye arkadan vurunca, çevre çizgileri belirginleştiriliyor ve nesne yassı görünüyor. Işık nesneye önden vurunca, onu okşayarak ışık-gölge dağılımı, dolayısıyla da hacim yaratılmış oluyor.

Dört Mevsim, Vivaldi, 2010
1983'den beri, hacimli şekiller almaya başlayan bedenlerindeki renk tonları konusuna daha çok eğilir oldu. 1989'da, ikonalarını Paris'teki Galerie Beaubourg'da sergilemeye başladı. Bizans ikonalarının etkisiyle, adının da ima ettiği üzere, resimlerinde yaldız zemin kullanmaya başladı. Tüm esin kaynaklarını derleyerek, konularının çoğu mitolojik olan bir dizi yarattı. Merkezine heykelsi mitolojik karakterler alan bu sahneler, altın rengi yapraklarla kaplı bir zeminin üzerinde, çağdaş, halk tabakasına ait mekânlar bulunuyordu.
Son on yılda, hacimle oynamaktan vazgeçmeksizin, çizgi kullanımına geri döndü. Desenin, üzerine 'gravür' olarak veya boyanarak resmedildiği yassı, monokrom yüzeyler-altın rengi, gümüş rengi, kırmızı, mavi yüzeyler. Genellikle pembe bir zemin üzerine beyaz figürler, hatta önceden işlemden geçirilmemiş tuval üzerine doğrudan çizimler, bazen koyu bir zemin üzerine, bazen de nötr bir zemin üzerine, daha önceleri yaptığı duvar şeritlerine benzer bir şekilde."